Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Türkiye’nin Ekonomik Yüz Yılı: Temel Dinamikler ve Gelişmeler

  Mehmet Dikkaya   Künye: Mehmet Dikkaya, “Türkiye’nin Ekonomik Yüz Yılı: Temel Dinamikler ve Gelişmeler”, Türk Yurdu , Ağustos 2023, ss. 16-22. Türkiye ekonomisinin yüz yılında birçok temel değişim ve dönüşüm yaşanmıştır. Sektörel ve yapısal bazda meydana gelen bu değişimin bir sonucu olarak yüz yıl sonunda ekonomik açıdan bambaşka bir manzara ortaya çıkmıştır. Yüz yıl öncesi ve yüz yıl sonrası karşılaştırmasında hayal edilen bir ekonomik yapının varlığından söz edilemez. Lakin içinden geldiğimiz coğrafya ve dezavantajlı bir başlangıç seti oluşturan tarihsel arka plan düşünüldüğünde bu manzara küçümsenmeyecek bir ilerlemeye tekabül etmektedir. Bu savı ispatlamak için evvela önceki yüzyıllardan kalan mirasa odaklanmak yerinde olacaktır. Osmanlı’dan Kalan Miras Osmanlı’nın klasik döneminde (1300-1600) iktisat ve siyaset dengesini koruyup geliştiren bir düzene sahip olduğu, toprak, esnaf sistemi ve ticaretin birey, toplum ve devletin ihtiyaçları arasında dengeyi kurmaya odaklandığı a

Söylem ile Eylem Arasında İnsan

İstisnasız her cuma sabahın erken saatlerinde huzur verici bir radyo programını sunan sunucunun anlattığı dini hikayelerin sesiyle uyanırdık. Tek bir radyo vardı ülkede ve o da "Allah var şimdi", tekel olmanın hakkını vermeye çalışırdı. Ya da biz öyle zannederdik. Büyülenmiş gibiydik çünkü oradan duyduklarımız karşısında. Pek çok ahlaki hikaye minik hafızalarımıza kazınırdı. Aslında o minik hafızalara, uzun ve zorlu geçen günlerin ve ayların saliseleri kazınmıştı adeta. Bitip tükenmek bilmeyecek günler yaşıyoruz diye düşünürdük. Şimdiki kuşakların evlenmek için bile erken gördükleri otuzlu yaşlara gelmiş insanlar gözümüzde baba veya dede gibi görünürdü. Hatta bir gün o yaşlarda esmer, bıyıklı ve tipi pek de düzgün olmayan bir adamı kızdırma gafletinde bulunmuştum da unutamadığım en büyük macera filminin başrol oyuncusu oluvermiştim birden. Mahallede seyyar satıcılık yapan bu adam, Yaşar Destici ve Rahmetli Yunus Zengin ve İbrahim Kandemir gibi arkadaşlarla top oynuyorken ters

Üçüncü Tür

İnsanlar ikiye ayrılır diye biliyordum. İlki “bilmeyenler” kategorisine girer ve eğitim sürecine girdiklerinde öğrenirlerdi. İkincisi ise en tehlikelisi olanlardı ve asla iflah olmayanlar bunlardı. “Bilmediğini bilmeyenler” grubu idi bu ikinci kategori. Sorunun farkında olmadığı için bu kesimin eğitilmesi neredeyse imkansızdı. Bilmediğini bilmediği için mütemadiyen konuşur ve bilgiç tavrı ile cehaletinden kaynaklanan cahilliği bir türlü görmek istemezdi bu tür canlılar. Sosyal medyanın yaygınlaşmasının sonuçlarından birisi olarak, sokakta görürsek muhatap bile olmak istemeyeceğimiz üçüncü bir tür ile karşı karşıya geldik maalesef. Bunlar “bilmediğini bilmek istemeyenler” olarak sınıflandırılabilir. Çok açık ve etkili bir kanıt sunarsınız ama asla inandıramazsınız. Çünkü bilmediğini bilmek istemediği için iflah olmaz bir bataklıkta yuvarlanıp dururlar. Pek çoğu gerçek adını kullanmaz veya kim olduğunu ilk bakışta bilebilecek şekilde bir ipucu sunmaz. Bir spor kulübü veya ideolojik bir k