Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Doktor Dövmek ya da Aydın Taşlamak

Gaspıralı İsmail Bey (1851-1914) Gerektiğinde doktorları tartaklama, üstelik bunu bir övünç vesilesi olarak sunma eylemi, asrın cahilliğinin bizde bıraktığı bir tortu olsa gerektir. sıradan bir tıp kitabı şöyle dursun ilk öğretimde fen bilgisi dersindeki sıradan çiçek yaprak böcek üreme vs konularını bile algılamada zorlanan beyinlerin, aradan yıllar geçtikten sonra sanki bu konular üzerinden doktorlarla hesaplaşması gibi durmaktadır. genelleştirme yapmamaya dikkat edecek biçimde bireysel olarak bendeniz de doktorların, insan yaşamının sırlarına dair aşırı bir donanıma sahip olmaktan ötürü kendisi gibi olmayan diğerleri üzerinde hafif bir tahakküm kurma eğilimi taşıdıklarını gözlemlesem de asla bir doktora el kaldırmayı aklımın ucundan bile geçirmedim. Üstelik türkiye'nin modernleşmesi ve dünyada olan biteni anlayarak ülkeye adaptasyonunda da mekteb-i tıbbiye'nin büyük katkısı vardır. modernleşmeye öncülük etmenin yanında türk müziği'nin alaaddin yavaşçalarından amir ateş&#

Aklı Ahmed, Gönlü Güner, Zevk-i Sayar

                                                                Ahmed-i Sani olan Ahmed’lere ithaf olunur.  Prof. Dr. Zekai Özdemir Tepeden Tırnağa Anadolu; Ahmed Güner Sayar Bir varmış bir yokmuş, küçük bir ilçede doğan büyüyen bir  çocuk varmış. Üniversite yıllarında “Osmanlı, Osmanlı” diye gönül-kafa yorarmış. Sosyoloji hocası, Sabri Ülgener isimli bir hocanın kitaplarını tavsiye edince, o gün ki şartlar içinde ulaşabildiği kitaplarına ulaşıp okumuş. Sonra Zeki Velidi Togan’ın “Tarihte Usul” kitabıyla karşılaşmış. Bir taraftan Osmanlı diğer taraftan metodoloji okuyarak fakülteyi bitiren ilçeli genç üniversiteye asistan olmaya karar vermiş ve ilmi çalışmalarına ilk adımı atmış. Derken “Osmanlı İktisat Düşüncesinin Çağdaşlaşması”, isimli bir kitapla karşılaşmış. Almış ve satır satır okudukça, yazarına hayranlığı artmış ve akabinde  “Bir İktisatçının Entellektüel portresi Sabri F. Ülgener” isimli kitabı eline geçmiş ve bir roman, bir hatıra, bir armağan kitabı okur gibi okumuş. İşte o

Otomobil Parasına Radyo: Yetmişli Yıllarda Devlet

bir arkadaşımın paylaştığı eski bir radyo, bendenizi eski bir hikayeye götürdü. rahmetli mehmet amcam, namı diğer "ford mehmet", askere gitmeden konya merkezde at arabası ile taşımacılık işleri yaparmış. at arabasından, kendisine ölümünden sonra bile bir lakap bırakacak ford kamyonlara doğru yolculuğunun ilk aşamaları diyelim buna. elbette o günün koşullarında at arabası sahibi olmak günümüzde bir otomobil sahibi olmak kadar prestijli bir durum. üstelik hem evin geçimini sağlıyor hem de motorlu araçların yaygın olmadığı bir dönemde kente kapağı atabilenler için saman parasına ulaşım imkanları sunuyor. genç bir delikanlı olan amcamın askere çağrılmasıyla birlikte at arabası ile olan bu duygusal ilişki bozuluveriyor. işi sürdürecek başka kimse de olmayınca birliğine teslim olmadan bir-iki ay önce at arabasını satmak zorunda kalıyor. anadolu'da askerlik, hayatta önemli bir dönüm noktası o zamanlarda ve her şey askerden gelmekle ilişkilendirilir. adeta milattan önce-milattan

Sabri Ülgener Hocamız

Prof. Dr. Zekai Özdemir Ülgener hoca mekanistik iktisatçılarda çoğunlukla rastlanan tekyönlülüğün önünü bir yerden kestiği görülür.Bunu yaparken onun sosyolojiyi, tarihi olgular harmanlayarak felsefi bir atıf çizgisinden bakması elbette   Ülgeneri, sözü edilen mekanistik  iktisatçının maddeye bakışının çok ötesine götürmüştür. ( Sayar, Ülgener Yazıları, Derin Yay. 2006, 27.) Devletin şirazesi, toplumun endazesi, bireyin hendesesi kalmadığı için Osmanlı çözülmüştürÜlgener ve Weber metodolojine yeniden bir bakış; Ülgener kendi döneminde bilim siyaset, bilim ticaret, bilim bürokrasi ve bilim ideolojilerden ayrındırılmış  Ömer Lütfi Barkan'dan sonraki tek bilim insanıdır. Ülgener Hegel'in metafiziği, Nietzsche'nin vitalizmi ve Marx'ın materyalizmine karşı kültür bilimini kavramlaştırma, kültür biliminin gerçekliğini ve tecrübesini bilgi boyutunda Osmanlı iktisat gerçeğine uygulamıştır. Bu anlamda Ülgener'in Türkiye'nin ilk ve tek yeni Kantçı epistomolğudur. Yani Ülg

Paydos, akıbet veya sonuç?

sürekli, "ne düşünüyorsun" diye soruyorsun ya! hayatın anlamı üzerine düşünüyorum, facebook (ve elbette burada buluştuğumuz candaşlar)! içeriğinin düzenli biçimde değiştiği bir anlam kümesi bu. anlam yitikliğine ilişkin en fazla boşluğu hissettiğim geçen bayramdı. elim telefonun listesine gitti. bazı insanları aramak istemedim, çünkü varlık alemini kendilerince şenlendirmelerine rağmen benim için mevcut değillerdi. yine de canlarının sağ olmasını, mutlu olmalarını ve hayat denen arayışın bir yerinde tekrar buluştuğumuzda dostluğun sırlarına dair daha çok deneyimlenmiş olmalarını dilerim. rehberimde artık daha sık karşılaşmaya başladığım bazı candaşları ise cidden bu alemde bulunmayanlar oluşturuyor. neredeyse otuz yıllık dertleştiğim ve varlığını duyumsamaktan hiç geri durmadığım sabri orman hocam artık yok örneğin. en son karacaahmet'te selamlaşıp dertleştik. dahası yok. semtine bile yaklaşamadım ama hep ona özendim. zira bir zerafet ve istikrar abidesiydi. ilkeleri olan