Ana içeriğe atla

Kayıtlar

ölüm etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Paydos, akıbet veya sonuç?

sürekli, "ne düşünüyorsun" diye soruyorsun ya! hayatın anlamı üzerine düşünüyorum, facebook (ve elbette burada buluştuğumuz candaşlar)! içeriğinin düzenli biçimde değiştiği bir anlam kümesi bu. anlam yitikliğine ilişkin en fazla boşluğu hissettiğim geçen bayramdı. elim telefonun listesine gitti. bazı insanları aramak istemedim, çünkü varlık alemini kendilerince şenlendirmelerine rağmen benim için mevcut değillerdi. yine de canlarının sağ olmasını, mutlu olmalarını ve hayat denen arayışın bir yerinde tekrar buluştuğumuzda dostluğun sırlarına dair daha çok deneyimlenmiş olmalarını dilerim. rehberimde artık daha sık karşılaşmaya başladığım bazı candaşları ise cidden bu alemde bulunmayanlar oluşturuyor. neredeyse otuz yıllık dertleştiğim ve varlığını duyumsamaktan hiç geri durmadığım sabri orman hocam artık yok örneğin. en son karacaahmet'te selamlaşıp dertleştik. dahası yok. semtine bile yaklaşamadım ama hep ona özendim. zira bir zerafet ve istikrar abidesiydi. ilkeleri olan

Yeğren'in en derin man(a)zara içeren tepesi

özkan bulut'un bu gün fotoğrafını paylaştığı bu manzaraya en az kırk yıldır aşinayım. kaç asrın aşklarını, hüzünlerini ve ayrılıklarını bağrında saklayan bir yitip solmayacak mekan burası çünkü. yeğren'e, namı diğer yenidoğan kasabasına nazır kallavi bir yer. şimdi kırık dökük hale gelmiş çarşı'yı başlangıç noktası alırsak aslında pek merkezi bir yer değil. doğancık ve hüyük yolu üzerinde bir köşeye itilmiş gibi bir hali var. itilmiş görüntüsü, mekansal bir derinlik taşımadığını anlamına gelmez elbette.  buranın misafirleri kabına sığmayınca bir kaç yüz metre ötesine, koru manzarasına daha çok nazır yeni bir mekan açıldı sonradan. hoş, orası da kısa sürde müşterilerle doldu taştı. türkiye'nin bir çok şehrine (en çok da izmir'e) taşmış yerli ahali için son durak-kara toprak inşa etmek kolay zenaat değil elbette. yetmiş beş'te ortalık kar, tipi ve boran iken babamı da bu tepeye emanet etmişler. o vakitten beri bendeniz için hüznün merkezi ve simgesi oldu adeta. zi

"Başınız sağ olsun" sözü üzerine...

  "yeryüzünde bir söz yoktur ki, önceden söylenmemiş olsun" derler. fakat önceden söylenmiş sözlerin herkes için ifade ettiği anlam farklıdır. "başınız sağ olsun" sözü bunlardan birisi olsa gerek. sevdiklerimizin hayata veda ettiği durumlarda sık duyarız bu teselli cümlesini. gel gör ki bu cümle ile teselli olmak en zor zanaat olsa gerektir. acılar bir türlü bünyeyi terketmez. hatıralar asla peşimizi bırakmaz. her vesileyle sevdiklerimizi anmaya devam ederiz son nefesimize kadar. güzel hatıralar dev gibi olur ve sevimsiz konular minicik hale gelir ölümün tartışmasız galip geldiği zamanlardan sonra. yahya kemal; "ölüm asude bir bahar ülkesidir bir rinde gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter. ve serin serviler altında kalan kabrinde her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter." derken rindlere selam durur adeta. yani gönül insanlarına. kubbede hoş bir sada bırakanlara. geridekiler için bir ölümün en kötü yanı, bu dünyada tekrar görüşmeyeceğimizi