Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Gürcistan etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Gürcistan ve Rusya: Nerde Kalmıştık?

6 Nisan 2013 Rus-Gürcü  Savaşı veya "08.08.08 Olayları" olarak tarihe geçen dönemin üzerinden 5 yıla yakın bir zaman geçti. Bu süre ortalama bir siyasi lider için bir iktidar dönemine tekabül eder. Yani bir siyasi lider iktidara gelir varta vadeli programını yapar ve uygular bu süre içerisinde. Gürcistan için bu beş yıl, 8 Ağustos olaylarının gölgesinde Rusya ile temkinli ve gerileyen ilişkiler dönemi şeklinde geçti. Rus-Gürcü savaşı bir yılını bile doldurmadan Mayıs 2009'da karayolu ile yaptığımız Kafkasya Turu'nun ilk durağı olan Gürcistan'da, hemen hemen her şehirde Rusların ve Rusçanın izlerinin bilinçli bir şekilde silindiğini gözlemlemiştik. Yüksek binaların duvarlarında, üzerleri boya ile kapatılmış ama silüeti farkedilen Rus firmalarının reklamlarını görünce durumun gerçekten vahim olduğu net anlaşılıyordu. Yine aynı dönemde, Osmanlı'ya karşı ilk kez Rus güçlerini bölgeye davet eden ve Ermenilerle birlikte anti-Osmanlıcı duruşun mimarı olan Gürcü

Gürcistan-Azerbaycan Hattında Taşlar Yeniden mi Döşeniyor?

    12 Ocak 2013 Yeni Gürcü Başbakanı İvanişvili, seçilmesini müteakiben Brüksel’e yaptığı ilk yurt dışı gezinin ardından yaklaşık 2 hafta kadar önce (26 Aralık 2012) Bakü’ye ziyarette bulundu. Kafkasya’da uzun zamandır adeta “kader arkadaşı” olan bu iki ülke arasında İvanişvili sonrası yaşanan gelişmeler Gürcü-Azeri hattının yeniden inşa sürecine mi girdiği sorularını hatıra getiriyor. Kader arkadaşlığı konsepti, Kafkas jeopolitiğinde Sovyet sonrası ortaya çıkan gelişmelerle zoraki olarak şekillenmişti. Karşılıklı bağımlılık ilişkisinin yüksek öncelik taşıması ve benzer toprak bütünlüğü problemleri yaşamaları bu iki ülkeyi birlikte hareket etmek zorunda bırakmıştır. Kuzeydeki büyük komşu ve eski patron Rusya ile ilişkileri açısından da tarihsel süreçte bu iki ülkenin benzer bir acziyet/mahkumiyet sarmalı içinde yuvarlanageldikleri müşahade edilmiştir. İvanişvili’nin, şimdilik kendisi için en önemli komşu ülke olan Azerbaycan’a yaptığı ziyaret esnasında, Türkiye-Gürcistan-Azerbay

Kafkasya’nın Güncel Sorunları Yeniden...

  2 Aralık 2012  1 Aralık  TUİÇ’in (Türkiye Uluslararası İlişkiler Çalışmaları Derneği) daveti ile iki gündür Giresun ve Trabzon’da Kafkasya’nın güncel sorunlarını, çoğunluğunu uluslararası ilişkiler öğrencilerinin oluşturduğu dikkatli ve ilgili bir dinleyici gurubu ile tartıştık. Bütün gündemin, Suriye, Filistin, Mısır başta olmak üzere Orta Doğu üzerinde yoğunlaştığı bir ortamda gündemin dışında kalmak çok mümkün olmasa da Kafkasya, kadim geçmişi, dramatik tarihi serüveni ve her an sürprizlerin yaşanma ihtimalinin bulunduğu bir bölge olarak kendi ağırlığını fazlasıyla hissettirdi. Karadeniz’in Kafkasya’ya coğrafi yakınlığının, bu bölgedeki mezkur iki üniversite öğrencileri başta olmak üzere bölgenin ilgi alanında bulunması için yeterli bir sebep olduğu söylenebilir. Ayrıca, Kafkasya, zaten ne zaman tamamen gündem dışı kalabilmişti ki? Bölgesel sorunlar, diller ve milletler açısından mevcut olan fazlasıyla cömert yapı bu aktüelliğin belirleyicilerindendir. Hatem Cabbarlı, Yalçın Sar

Nabucco, Nabukadnezar’a mı Kavuşuyor?

   12 Mayıs 2012 2009 başlarından itibaren etrafında hareketlilik oluşmaya başlanan ve Babil Kralı Nabukadnezar’ın Tevrat’ta geçen   isminden ilhamen, ünlü İtalyan besteci Verdi’nin 4 perdelik operası ile ün kazanan Nabucco adı altında geliştirilmeye çalışılan büyük Avrupa doğal gaz projesinde son zamanlarda çatırdama sesleri gelmeye başladı. Nisan 2012 sonlarına doğru Macarların kararlı lideri Victor Orban’ın bu projeye yönelik olarak kayna konusundaki belirsizlik iddiaları ile başlayan tartışmalar bitmiş değil. Kurucu ortak olan Macaristan’ın çekilme sinyali vermesiyle birlikte Avrupa Birliği temsilcilerinde proje ile ilgili açıklama yapma zorunluluğu ortaya çıktı. Gerçi hem itiraz hem de savunmaya yönelik cümleler birbirinden anlam açısından farklı değil. Macarlar gazın kaynağını belirsiz olarak nitelerken Avrupalı temsilciler şimdilik belirsizlik olduğuna vurgu yapmakla yetiniyorlar. Sonuç, her iki anlamda da “kaynakta belirsizlik” konusu üzerinde düğümleniyor. Yine çok yakın b