Ana içeriğe atla

Sabri Ülgener Hocamız



Prof. Dr. Zekai Özdemir

Ülgener hoca mekanistik iktisatçılarda çoğunlukla rastlanan tekyönlülüğün önünü bir yerden kestiği görülür.Bunu yaparken onun sosyolojiyi, tarihi olgular harmanlayarak felsefi bir atıf çizgisinden bakması elbette   Ülgeneri, sözü edilen mekanistik  iktisatçının maddeye bakışının çok ötesine götürmüştür. (Sayar, Ülgener Yazıları, Derin Yay. 2006, 27.)

Devletin şirazesi, toplumun endazesi, bireyin hendesesi kalmadığı için Osmanlı çözülmüştürÜlgener ve Weber metodolojine yeniden bir bakış;

Ülgener kendi döneminde bilim siyaset, bilim ticaret, bilim bürokrasi ve bilim ideolojilerden ayrındırılmış  Ömer Lütfi Barkan'dan sonraki tek bilim insanıdır. Ülgener Hegel'in metafiziği, Nietzsche'nin vitalizmi ve Marx'ın materyalizmine karşı kültür bilimini kavramlaştırma, kültür biliminin gerçekliğini ve tecrübesini bilgi boyutunda Osmanlı iktisat gerçeğine uygulamıştır. Bu anlamda Ülgener'in Türkiye'nin ilk ve tek yeni Kantçı epistomolğudur. Yani Ülgener kültür bilimininin epistomolojik gerçekliğini metod olarak iktisat ve sosyolojide kullanarak farklılığını ortaya koymuştur. Özellikle etik ve estetik tinsellikleri uyguluyrak bu metoda da katkı yaptığı söylenebilinir. Hatta "etik- estetik epistomolojik" üçleminde bir metedoloji geliştirdiği iddia edilebilinir. Etik ve estetik değerleri ideolojik olgudan kurtaprıp bilimsel bilgi haline dönüştüren dünyadaki tek örnektir denilebilinir.

Ülgener'in Weber'e yakınlaştıran çizgi her ikisininde karanlık çağ olarak bilinen ortaçağa verdikleri önemdir. Ayrıldıkları çizgi ise ilki birinin hristiyan diğerinin İslam toplumunu incelemesi ikincisi Ülgener'in şiir ve edebi ürünleri bilimsel bilgi olarak kabul edip araştırmasında üslup ( metod) olarak almasıdır. kısaca, Ülgener, edebi ve şiir romantizmini sosyal pozitivizme dönüştürmesini becermesidir. Tabiki bu çizgide oluşunda Kemal Tahir ve Tanpınar'ın etkisinin olmadığı söylenemez. Bir anlamda bu iki edebiyatçının türk tarih okulunun kurucuları olarak görürsek ülgenerin de bu okulun bir üyesi olduğu   söylenebilinir.Weberin alman tarihci okul üyeliği onu ulusalcı yapmış olmasına rağmenÜlgener'in tarihselciliği hayatının hiç bir döneminde  onu ulusalcı yapmamış fakat Osmanlı'nın her ulusa olan yakınlığı onu kültürel anlamda evrenselci yapmıştır.

Bunlara ilave olarak Weber'in Menger etkisinde  Ülgener'in Keynes'e ve biraz da Schumpeter etkinsinde kaldığı gerçeğide inkar edilemez." Usul ve esas" daki bu farklılık iktisattaki Keynes ve Menger  farklılığına götürmüş denilmez.Çünkü Keynes daha makro iken Menger daha mikrodur. Halbuki ki hem Weber hem Ülgener ortaçağ toplumlarını incelerken her ikiside bir o kadar "Makro" seviyede olmuşlardır.

Ülgener kültür bilim kaynakları kullanırken  Weber'in  yorumcu açıklamacı metodolojisini benimsemiş olmasına rağmen, şiir ve edebi değerleri anlamada serbestliğe önem vererek ondan ayrılmıştır. Dahası iktisadi zihniyetin gerçekliğini okuma ve görme gibi gözleme aracılığıyla, arkasındaki güdüleri anlamaya, açıklamaya ve yorumlamaya dayalı bir üslup kullandığı için Ülgener, Weber'i aşmıştır.

Ülgener iktisadi nesnelliği tarihsel ve edebi bilgilerin karakteristik özelliğinden hareket ederek şiir, gazel ve hikayeleri özelleştirerek genelleştirmiştir.Yani öznel olanı nesnel, nesnel olanı genelleştirmeyi başarararak kendine özgü bir metod geliştirmiştir.Bu yönüyle Ülgener bir nebzede olsa dönemsellikten evrimselliği geçerek yine Weberyan metodoloji ye yakınlığını göstermiştir.-

Weber ile Ülgener'i birbirine yakınlaştıran bir diğer husus biliminsanının siyasi ve ideolojik angajmandan uzak olmasıdır. Weber üyesi olduğu Alman Sosyoloji Derneğinden siyasileştiler diye ayrılırken, Ülgener yaşadığı dönemdeki diğer meslektaşlarından ayrı olarak hiç bir siyasi hareket ve fikrin içerinde bulunmamıştır.Ülgener'in hayatı boyunca tek bir mesleği vardır o da biliminsanı olmaktır.

Ülgener, "zaman ve zemine" Weber'den daha fazla önem vermiş her dönemin şairlerinin arkasındaki iktisadi zihniyet güdüsünü ayrı ayrı incelemiş ve sonra hepsini bütünleştirerek genel kanıya varmıştır. Weber'de var olan "ideal tip" Ülgener'de  zihniyet kavramında kendini gizlemiştir.Menger'in saf tip kavramı Weber' de ideal tipe dönerken, Ülgener'de zihniyet kavramı İdeal tip olarak kalmış ve bu yönüyle Ülgener'i Keynes'ten koparıp, Menger'e yakınlaştırmıştır. Weber'de ideal tip "olması gereken değil olandır ve bu nedenlede hayali değil mantikidir". Ülgener'de zihniyet kavramını aynı esas üzerine inşa etmiştir. Bu çerçevede Ülgener metodolojisi "tip ve sosyoedebi" model olarak özgünleşmiştir.böylece Ülgener, Hegel'ci, Marx'cı ve Weber'ci metodolojiden ayrılarak bir "Türk İktisat Metodolojisi" nin temellerini atmıştır.Ülgener' in de Weber gibi dipnotları genelde din kaynaklı olmasına rağmen özelde İslam dini kaynaklıdır.Weber çalışmalarında İslam dinini yok saymış gibi hariç tutarak karşılaştırmalı din kaynaklı eserlerdenden yaralanırken, Ülgener sırf İslam kaynaklı eserlere müracat ederek batıya oldukça sert mesajlar vermiştir.

Ülgener Osmanlı inanç sisteminde var olduğunu iddia ettiği iktisadi zihniyeti incelerken inanç sisteminin rasyonelliğinede ulaşmıştır. Böylece zihniyeti akılcılaştırmıştır.Bu husus bir anlamda kendi döneminin bilim insanın Osmanlıyı küçük görmesine bir cevap niteliğinde olmuştur.

Ülgener döneminin ideolojik pazarına düşen mesleştaşlarından uzaklaştıkça bilime daha yakın olmuş ve Göngör'ün deyimiyle iki elin parmakları arasında sayılacak biliminsanı listesine girmeyi hak etmiştir.Ülgener entellektüel gelişiminde Weber'in hemşerileri olan Alman kökenli bilim insanların olmasıda tarihi bir tesanüt değil olgusal bir gerçekliktir.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

yaşar nezihe bükülmez, hayatı-şiirleri

  YASAR NEZIHE BÜKÜLMEZ (Yaşar Nezihe Hanım) (17 Ocak 1880 - 5 Kasım 1971) İstanbullu şair, altı yaşındayken annesini kaybeder. İzin almaksızın bir yıl süreyle okula gittiği için babası tarafından evden kovulunca okuldan ayrılmak zorunda kalır. Üç kez evlenir. Üç oğlundan ikisini yitirince, kendisini hayatta kalan tek oğluna adar. Küçük yaşta şiir yazmağa heveslenir. İlk şiirleri “Malumat ve Terakki” ile “Nazikter” dergilerinde Mazlume, Mahmure, Mehcure imzalarıyla yayımlanır. İki kez intihara kalkışır. Şiirlerinde ekmek mücadelesini dile getirdi ve dönemin toplumsal sorunlarına eğildi. Ezilen insanların sorunlarını kendi sorunu olarak gördü; işçiye ve eylemlerine sahip çıktı ve bu nedenle işçi eylemlerini destekleyici şiirler de yazdı. Amele Cemiyeti’ne üye oldu. Şiirlerine el konulan ilk kadın şairdir. Şiirleri Kadınlar Dünyası Dergisi'nde sıkça yayınlandı. Şarkılar da yazdı. 17 sene Esirgeme Derneği’ne iş işlemiş. Şark Eşya Pazarı’nda(1), Darphane'de çalışmış. Hi...

cumhuriyet meselesi

Tepeden aşağıya doğru devlete ve topluma yeni bir biçim verme projesi olarak hayata geçmiş olan cumhuriyet fikri, aradan geçen 101 yıla rağmen toplumun bir çok dindar-muhafazakar damarında halen oldukça düşük bir nabızda atmaya devam ediyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri, nizam-ı kadim adı verilen, en az bin yıldır tahkim etmiş ve son bir kaç asırdır üzerinde çivi bile oynatılmasına bilinçli biçimde karşı çıkmış bir zihniyetin her halükarda ve ısrarla galip geldiğini düşünüyor olagelmesi sayılabilir. Zira, kılcallarda büyük bir titizlikle, olanca temkinlilik haliyle ve idris küçükömer usta’nın deyimiyle doğucu-abdülhamitçi rotada ilerlemeye devam eden bu paradoksal hal, okumuş bazı kesimlerin zihinlerini de esaret altına almaya devam ediyor. Oysa “Alternatifiniz neydi beyler” diye yöneltilecek bir sorunun muhtemelen berrak bir cevabı yok. Hilafet, şeriat, saltanat ya da bunların herhangi bir kombinasyonunu savunmak için hem hikayenin başında hem de günümüzde elimizde yeterli kanıt...

Konya'da Kürt Var mı?

imam hatip ortaokulda iken sınıfımıza aksanı bizden farklı iki çocuk geldi, biri kulu'dan diğeri cihanbeyli'den gelen kürt arkadaşlarımızdı bunlar. cihanbeyli'li olan ağabeyli köyünden diğer arkadaşımız kulu akyaka'dandı. aklımda nasıl kalmışsa köylerine kadar hatırlıyorum. cihanbeylili olan, ibrahim akyel adında karizmatik matematik öğretmenimizin hemşehrisi idi aynı zamanda. "kimse bize dokunmaz" diye düşünmüş olmalıyım ki cihanbeylili arkadaş, matematik sınavında yazılı kağıdımı göstermemi istedi sınav esnasında. ben de arka sıradan çok fazla çekiştirince "hır gür çıkmasın" diye sınav esnasında kağıdımı gösterdim. ertesi gün ibrahim hoca geldi ve farklı iki öğrenciden kağıtlarımızı karşılaştırmalarını istedi. sanırım bu öğrencilerden birisi de, sınıfın parlak öğrencilerinden ve hali hazırda selçuklu belediye başkanı olan, halen irtibat halinde olduğumuz ahmet pekyatırmacı dostumuz idi. konumuza dönersek; bizim adil sağ olsun bende noktasına kadar ...