Bazı insanlar ağaçtır. Sadece kendisi için var olur ama başkaları için gölge işlevi görür. Bazı insanlar ise, semtlerine uğrayan herkese gölge etmek ister. Onların iklimine uğrayan, mutlaka huzur bulmak için gerekçeler bulur kendine. Bu iklime orman denir. Ucu bucağı bilinmez. Ormanın arada bazı uzuvları zarar görse de kendini yeniler ve genişler. Yeni gölgeler var eder.
Ormanın sararıp yok olmasının alternatif maliyeti çölleşmedir. Ve ormanın kıymeti, bir kuru çalının bile yaşamsal öneme sahip olduğu çoraklık dönemlerinde en iyi anlaşılır.
Her insan genellikle tekil bir ağaca dönüşür ama orman olmak, asla ortalama bireylerin ulaşamadığı bir mazhariyettir.
Ormanın kıymetini ise, en iyi biçimde, o havzada yaşama şansına sahip olanlar idrak eder. Üzerinden gölgeler eksilmeye başlayıp kavurucu sıcakla doğrudan temas kurmaya başlayan insanlar için bu idrak ufku daha da genişler.
Bir orman müptelası olarak aylardır gölgesiz kalmış birisi gibi görüyorum zaman zaman kendimi. Samimi dostlukların tükenişini, tazime fazlasıyla layık üstatların bir bir dünyaya veda edişini düşündükçe gölgesizliğin ne derin bir ıztırap olduğunu daha iyi anlıyorum.
Geçen ay, saatler süren bir arayışın ardından meşhur Karacaahmet’te bir anda karşıma çıkıveren mütevazi bir mezar taşı, bu hasret yüklü elemin ne kadar derinde olduğunu kanıtladı. Çocukluk dönemlerimde, beş yaşıma bile girmeden kaybettiğim babamın mezarının başına gidip onunla konuşmaya çalıştığım zamanlarda yaptığımın aynısını yapıverdim nedense, birden karşıma çıkıveren mezar taşını görünce. Bir ağaç sayabileceğim babamı fazla tanıma şansım olmamıştı ama Sabri Orman hocamı, gençlik dönemlerimden ellilerime gelinceye kadar belli ölçüde idrak etme bahtlılığına erişmiştim.
Yine aklıma geliverdi gecenin bir saatinde hocam. El etek çekilip herkesin ölümün küçük kardeşiyle hemhal olduğu zamanın bir anında onu hatırladım. Dostlukları kökünden yaralayan bir fitne çağını idrak ettiğimiz son on yılda, kadim ahbaplıkların ne denli önemli olduğunu bir kez daha idrak ettim.
Bir yandan da, bir şiirde geçen şu mealde sözlerin önemi ortaya çıktı bu vesileyle: “dostlardan ayrılığın verdiği acı olmasaydı, ölümün insanı ikna etmesi çok zor olurdu”.
Ağaçtan ormana, bireycilikten toplumculuğa, elim hadiseler karşısında kalbi kaskatı olmaktan öteki konusunda rikkatli bir kalbe sahip olmaya doğru evrilme ihtiyacımız da böyle sırlı hallerle yeniden ortaya çıkıveriyor.
Sonsuz selam olsun gönül ehli olanlara.
Ebediyyen huzur bulsun, kalplerde derin ve güzel izler bırakanlar…
Yorumlar