Ana içeriğe atla

Tu Guli : Sen Gülsün



Kars’ta türkü akşamlarında dilimizden düşürmediğimiz bu içten türkü takılıverdi dilime birden. Yeniden nağmeleri çağladı ruhumda ve nedenini bilmediğim bir huzur kapladı içimi. Belki eski bir dosta tekrar kavuşmak, belki hüzünlü bir türküde bile huzur bulmak coşkun halimi açıklayabilirdi.
Onbeş yıl önce sıkça dinlediğimiz bu yanık türkü, o zaman altı yedi yaşlarında olan kızlarımın diline de pelesenk olmuştu. “Tı guli aç baba” derlerdi. Şimdi birisi hukukçuluğa diğeri mühendisliğe yelken açmış kızlarım, o masum dünyalarında kendilerine ait anlamlar bulmuş olmalıydı.

Hepsinden öte, daha öncesinde bir türkü tadında bile terennüm etme fırsatı bulamadığımız başka bir dilden (mahkemelerimizdeki tutanaklarda en azından on yıl önce “bilinmeyen bir dil” diye geçen) gönlümüze akan bu nağmeler karşısında bigane kalmak neredeyse imkansızdı.

gPolitik çağrışımlardan uzak bir şekilde Allah’ın ayetlerinden birisi sayılmasına rağmen görmezden gelinen bu tartışmayı tekrar tutuşturmaya gücüm ve enerjim yok elbette. Buna rağmen, bir anda dilime dolanan bu edebi metni paylaşmam konusunda bir sınırlama olacağını düşünmüyorum.
Belki de ilk dörtlüğe sığdırılmış mısralar, olası senaryoya ilişkin derin ipuçları veriyor. Diğerinden farklı olduğunu düşünen bireyler, sevgililer veya topluluklar karşılıklı olarak birbirlerinin ömürlerini talan etmeye devam ediyor. Birlikte eyleme geçerek ve karşılıklı saygı ile inşa ederek zenginleştirmeleri gereken ömürlerini…
Tu Guli: Sen Gülsün
Lê Wusа Tî Lîmîn Çi Dîki
Derdа Dilim Zide Diki
Bîrinа Dilimin Ve Diki
Emrê Mаyî Tаlаn Diki
Ne yаpıyorsun bаnа böyle
Gönlümdeki derdimi çoğаltıyorsun
Kаlbimdeki yаrаyı аçıyorsun
Kаlаn ömrümü tаlаn ediyorsun
Tu Gυli Ez Bulbulê Temme
Tu Zini Ez Memê Temme
Hаtа Sаxbîm Lî Dînyаyê
Tu yаmîni Ez Yê teme
Sen gülsün ben bülbülün
Sen Zin’sin ben senin Mem’in
Dünyаdа sаğ olduğum sürece
Sen benimsin ben de senin
Min Go Ez Aşîkê Temme
Hаyrаnа Wаn Çаvên Temme
Yаr Ez Jîber Evinаte
Dilimin Bî Kuli xemme
Dedim ki аşığım sаnа
Hаyrаnım o gözlerine
Yаr sevginden dolаyı
Gönlüm yаrаlı ve kederli
Tu Gυli Ez Bulbuli Temme
Tu Zini Ez Memê Temme
Hаtа Sаxbîm Lî Dînyаyê
Tu yаmîni Ez Yêteme
Çok isterim yаnımdа olmаnı
Gönlümün neşesi olmаnı
Hep berаber ve dаimа yаşаyаrаk
Hаyаtımın аrkаdаşı olmаnı

https://soundcloud.com/king-ferhad/tu-guli

30 mart 2022

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

yaşar nezihe bükülmez, hayatı-şiirleri

  YASAR NEZIHE BÜKÜLMEZ (Yaşar Nezihe Hanım) (17 Ocak 1880 - 5 Kasım 1971) İstanbullu şair, altı yaşındayken annesini kaybeder. İzin almaksızın bir yıl süreyle okula gittiği için babası tarafından evden kovulunca okuldan ayrılmak zorunda kalır. Üç kez evlenir. Üç oğlundan ikisini yitirince, kendisini hayatta kalan tek oğluna adar. Küçük yaşta şiir yazmağa heveslenir. İlk şiirleri “Malumat ve Terakki” ile “Nazikter” dergilerinde Mazlume, Mahmure, Mehcure imzalarıyla yayımlanır. İki kez intihara kalkışır. Şiirlerinde ekmek mücadelesini dile getirdi ve dönemin toplumsal sorunlarına eğildi. Ezilen insanların sorunlarını kendi sorunu olarak gördü; işçiye ve eylemlerine sahip çıktı ve bu nedenle işçi eylemlerini destekleyici şiirler de yazdı. Amele Cemiyeti’ne üye oldu. Şiirlerine el konulan ilk kadın şairdir. Şiirleri Kadınlar Dünyası Dergisi'nde sıkça yayınlandı. Şarkılar da yazdı. 17 sene Esirgeme Derneği’ne iş işlemiş. Şark Eşya Pazarı’nda(1), Darphane'de çalışmış. Hi...

cumhuriyet meselesi

Tepeden aşağıya doğru devlete ve topluma yeni bir biçim verme projesi olarak hayata geçmiş olan cumhuriyet fikri, aradan geçen 101 yıla rağmen toplumun bir çok dindar-muhafazakar damarında halen oldukça düşük bir nabızda atmaya devam ediyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri, nizam-ı kadim adı verilen, en az bin yıldır tahkim etmiş ve son bir kaç asırdır üzerinde çivi bile oynatılmasına bilinçli biçimde karşı çıkmış bir zihniyetin her halükarda ve ısrarla galip geldiğini düşünüyor olagelmesi sayılabilir. Zira, kılcallarda büyük bir titizlikle, olanca temkinlilik haliyle ve idris küçükömer usta’nın deyimiyle doğucu-abdülhamitçi rotada ilerlemeye devam eden bu paradoksal hal, okumuş bazı kesimlerin zihinlerini de esaret altına almaya devam ediyor. Oysa “Alternatifiniz neydi beyler” diye yöneltilecek bir sorunun muhtemelen berrak bir cevabı yok. Hilafet, şeriat, saltanat ya da bunların herhangi bir kombinasyonunu savunmak için hem hikayenin başında hem de günümüzde elimizde yeterli kanıt...

Konya'da Kürt Var mı?

imam hatip ortaokulda iken sınıfımıza aksanı bizden farklı iki çocuk geldi, biri kulu'dan diğeri cihanbeyli'den gelen kürt arkadaşlarımızdı bunlar. cihanbeyli'li olan ağabeyli köyünden diğer arkadaşımız kulu akyaka'dandı. aklımda nasıl kalmışsa köylerine kadar hatırlıyorum. cihanbeylili olan, ibrahim akyel adında karizmatik matematik öğretmenimizin hemşehrisi idi aynı zamanda. "kimse bize dokunmaz" diye düşünmüş olmalıyım ki cihanbeylili arkadaş, matematik sınavında yazılı kağıdımı göstermemi istedi sınav esnasında. ben de arka sıradan çok fazla çekiştirince "hır gür çıkmasın" diye sınav esnasında kağıdımı gösterdim. ertesi gün ibrahim hoca geldi ve farklı iki öğrenciden kağıtlarımızı karşılaştırmalarını istedi. sanırım bu öğrencilerden birisi de, sınıfın parlak öğrencilerinden ve hali hazırda selçuklu belediye başkanı olan, halen irtibat halinde olduğumuz ahmet pekyatırmacı dostumuz idi. konumuza dönersek; bizim adil sağ olsun bende noktasına kadar ...