Ana içeriğe atla

A(sosyal) medyanın bedevileri


Sosyal medyada yaşayan bedeviler ise, sözde şehirlerde yaşar ve internet gibi imkanları kullanırlar. İlk bakışta, "yazma" konusunda başlangıç düzeyinde bir tecrübeye sahip oldukları anlaşılsa da "okuma", hele "okuduğunu anlama" açısından en vahşi bedevinin bile gerisine düşerler.

Kendi isimlerini, "mertçe" kullanmaktan ürktükleri için, içlerindeki bütün pislikleri hiç bir hesap verme duygusu içinde olmadan rahatlıkla boşaltabileceklerini düşünürler. Nasılsa, "bir okuyucu" olarak kendini tanımladığında, gerçekten "okuyucu" olmayacaktır. Ama özellikle "bir insan" yazanına rastlanmaz; çünkü din ve uygarlıktan bir kırıntı barındırmasa bile, "vicdan" sahibi olmayı gerektirecektir bu durum.

Bir dinleri, kimlikleri, vicdanları, Tanrıları yoktur ve bunlar olmayınca, şeytanla her daim horon oynayan "heva ve hevesleri" ne emrederse onu yaparlar.
Bir kısım başarıları sonucu beşeri arzularına yenilerek sonunda "kibir abidesi" bir varlık haline gelmekten kendini alamayan aciz bir bürokrat veya siyasetçi gibi her şeyi bildiğini zanneder bu bedeviler. Her konuda, bilse de bilmese de söyleyecek bir şeyleri mutlaka vardır. Bu sözleri, en ağzı açılmadık küfürlerle utanmadan süslerler ve en masum kişilere bile "kendi hayallerindeki cehennemden" seslenmekten çekinmezler.

Bu tür bedevilere, her gazete haberinin veya sosyal paylaşımın altında rastlamak mümkündür. Örnek mi arıyorsunuz? Hiç uzağa gitmeden, bir ölüm, kaza, yaralanma, attan düşme, hastalanma vs. konuları ile ilgili bir haberin altına yapılan yorumlara bakın. Bu gerçek bedevi mahlukları, farklı isimler altında göreceksiniz. Ya da spekülatif bir başlıkla verilmiş bir haberin altında, haberin hiç okunmadığını açıkça gösteren, hatta anlamadan haberi yazana bile ağız dolusu küfürler savuran a(sosyal) medya bedevilerine rastlayacaksınız.

Bu tür insan müsveddelerinden birisine bir şekilde ulaşırsanız, lütfen ALLAH'ın, gizli veya açık küfürleri kimin yazdığını gördüğünü, ÖLÜM ile bu bedeviliğin biteceğini, KABİR'de internet bağlantısının bulunmadığını ve HESAP GÜNÜ gelince bütün "küfür ve iftira geçmişinin" her harfinin sonsuz bir hafıza kartı sayesinde ortaya saçılacağını hatırlatınız.

Belki, böylece insanlık veya Müslümanlığımızın uçup giden değerlerini geri çağırma şansı bulabiliriz. Aksi halde bolca "SOS" ile iştahla her gün yuttuğumuz bu şeylerin "YAL" olmaktan öteye gitmeyeceğini öngörebiliriz.

7 Şubat 2015


https://www.facebook.com/memories/?source=notification&notif_id=1675782923794566&notif_t=onthisday&ref=notif

Bedeviler, çölde yaşayan ve, sözde uygar ortamlardan (şehirler) uzak olan göçebe topluluklardır. Hayvancılıkla iştigal ederler ve en namüsait ortam olan çölden en fazla nasıl yararlanılacağını bilirler... Çok usta bedevi şairler çıkmıştır örneğin çöl bedevilerinden. Büyük kahramanlar yetişmiştir bu toplumlar içinden. Bir kimlik ve aidiyet hissi ile utanma nedir bilirler. Uçsuz bucaksız çölde bile bu toplumları kısıtlayan gelenekler vardır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

yaşar nezihe bükülmez, hayatı-şiirleri

  YASAR NEZIHE BÜKÜLMEZ (Yaşar Nezihe Hanım) (17 Ocak 1880 - 5 Kasım 1971) İstanbullu şair, altı yaşındayken annesini kaybeder. İzin almaksızın bir yıl süreyle okula gittiği için babası tarafından evden kovulunca okuldan ayrılmak zorunda kalır. Üç kez evlenir. Üç oğlundan ikisini yitirince, kendisini hayatta kalan tek oğluna adar. Küçük yaşta şiir yazmağa heveslenir. İlk şiirleri “Malumat ve Terakki” ile “Nazikter” dergilerinde Mazlume, Mahmure, Mehcure imzalarıyla yayımlanır. İki kez intihara kalkışır. Şiirlerinde ekmek mücadelesini dile getirdi ve dönemin toplumsal sorunlarına eğildi. Ezilen insanların sorunlarını kendi sorunu olarak gördü; işçiye ve eylemlerine sahip çıktı ve bu nedenle işçi eylemlerini destekleyici şiirler de yazdı. Amele Cemiyeti’ne üye oldu. Şiirlerine el konulan ilk kadın şairdir. Şiirleri Kadınlar Dünyası Dergisi'nde sıkça yayınlandı. Şarkılar da yazdı. 17 sene Esirgeme Derneği’ne iş işlemiş. Şark Eşya Pazarı’nda(1), Darphane'de çalışmış. Hi...

Türkiye’nin Ekonomik Yüz Yılı: Temel Dinamikler ve Gelişmeler

  Mehmet Dikkaya   Künye: Mehmet Dikkaya, “Türkiye’nin Ekonomik Yüz Yılı: Temel Dinamikler ve Gelişmeler”, Türk Yurdu , Ağustos 2023, ss. 16-22. Türkiye ekonomisinin yüz yılında birçok temel değişim ve dönüşüm yaşanmıştır. Sektörel ve yapısal bazda meydana gelen bu değişimin bir sonucu olarak yüz yıl sonunda ekonomik açıdan bambaşka bir manzara ortaya çıkmıştır. Yüz yıl öncesi ve yüz yıl sonrası karşılaştırmasında hayal edilen bir ekonomik yapının varlığından söz edilemez. Lakin içinden geldiğimiz coğrafya ve dezavantajlı bir başlangıç seti oluşturan tarihsel arka plan düşünüldüğünde bu manzara küçümsenmeyecek bir ilerlemeye tekabül etmektedir. Bu savı ispatlamak için evvela önceki yüzyıllardan kalan mirasa odaklanmak yerinde olacaktır. Osmanlı’dan Kalan Miras Osmanlı’nın klasik döneminde (1300-1600) iktisat ve siyaset dengesini koruyup geliştiren bir düzene sahip olduğu, toprak, esnaf sistemi ve ticaretin birey, toplum ve devletin ihtiyaçları arasında dengeyi kurmaya odak...

hayata bir mola olarak bayram

Nereye gittiği bilinmeyen ama inatla akmaya da devam eden hayat yolculuğunun önemli duraklarından birisi olarak bayramlar hep ilginç görünmüştür. Sadece yaşam için bir mola olması değildir bayramı cazip kılan. Aslında bizatihi hayatın önemli bir şahididir bayramlar. Çocukluk dönemlerimiz, gençlik yıllarımız, kendi ailemizi kurduktan sonra yaşadığımız dönemeçler hep bayramlar vesilesiyle hatırımızda kalmaya devam eder. Genelde bayramda alınan ışıl ışıl elbiseler, gıcır gıcır ayakkabılar, ilk servetlerimizi oluşturan harçlıklar, ilk kez karşılaştığımız akrabalarımız ve o günlere özel hazırlanmış enfes yemekler, baklavalar, börekler hep bayramların damaklarımızda bıraktığı tükenmez tatlardır. O sarmalar ki nazenin ellerde ince ince dokunmuş, o börekler ki yaprak yaprak döşenmiş, o baklavalar ki ince ince dilimlenmiş ve sevgilisiyle buluşmayı bekleyen körpe birer aşık gibiydiler. Arife günü ayakkabı alır ilk kez bayramda giymek üzere en kuytu yerde saklardık. Bir keresinde mahalleleri kola...