Ana içeriğe atla

Kazakistan’ın DTÖ Üyeliği, Tengenin Devalüasyonu ve Ekonomi-Politik Sonuçları


Kazakistan’ın DTÖ Üyeliği, Tengenin Devalüasyonu ve Ekonomi-Politik Sonuçları



Prof. Dr. Mehmet DIKKAYA

(9 Temmuz 2015)

Sovyet sistemi dağıldığında yeni bağımsız devletlerin ne olacağı sorusu önem kazandı ve bağımsızlık sonrası süreç Orta Asya için oldukça zor geçti. Bu zorluk, coğrafi ve ekonomik nedenlerden ziyade bağımsız bir devlet geleneğine sahip bulunmama faktörü ile ilgili oldu.[1] Diğer Orta Asya ülkeleriyle karşılaştırıldığında, iktisadi potansiyel açısından en şanslı ülke olarak göze çarpan Kazakistan’ın yeni uluslararası düzene uyum çabası ve sonuçları da tarihten bağımsız olarak açıklanamaz.[2] Zira Orta Asya’da Çarlık Rusya’sı ile en hızlı bütünleşen bölge Kazak toprakları oldu.[3] Bu eğilimde Özbek hanları ile devam eden rekabet etkili olmuşsa da bölgesel rekabet açısından 19. YY şartları tersine döndü. 1990’larda SSCB dağıldığında BDT içinde iktisadi potansiyel açısından Kazakistan, Rusya ve Ukrayna’dan sonra üçüncü sırada yer aldı.[4] Bu tarihsel perspektiften bakılırsa ve 1990’larda enerji rezervlerinin kesinleşmemiş olduğu düşünülürse, çağdaş Kazakistan’ın ekonomik gelişme çizgisi şaşırtıcı değildir.[5]

Kazakistan, nüfusu, ekonomik kaynakları, topraklarındaki Baykonur Uzay Üssü ve Rusya’ya coğrafi yakınlığı ile bölgede ayrı bir öneme sahiptir. Kırgızistan, diğer ülkeler gibi zengin kaynaklara sahip değildir. BDT içinde Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) üyesi ilk üye olan Kırgızistan (1997’de), iç pazarının küçük olmasından dolayı diğer yabancı yatırımcılar için fazla cazip olmamıştır.[6] Aşağıda liste halinde verilen diğer BDT üyesi ülkelerin DTÖ üyeliklerinin de, Kırgızistan’a benzer şekilde bu ülkelerin ticaret performanslarına büyük bir katkı yaptığı söylenemez. Bu eksende DTÖ’nün ekonomik etkinliği masaya yatırıldıktan sonra Kazakistan’ın Temmuz 2015’te bu örgüte üye olmasının ekonomik sonuçları ile ilgili bir şeyler söylenebilir.

Tablo 1.BDT Ülkelerinin DTÖ Üyelikleri(5 Eylül 2015 İtibarıyla)
ÜlkeÜyelik DurumuBaşvuru TarihiÜyelik Tarihi
KırgızistanÜYE13 Şubat 199620 Aralık 1998
GürcistanÜYE18 Haziran 199614 Haziran 2000
Ermenistan ÜYE31 Ocak 199505 Şubat 2003
UkraynaÜYE30 Kasım 1993 (GATT)16 Mayıs 2008
RusyaÜYE14 Haziran 1993 (GATT)22 Ağustos 2012
TacikistanÜYE29 Mayıs 200102 Mart 2013
KAZAKİSTANÜYE29 Ocak 199627 Temmuz 2015
AzerbaycanGözlemci30 Haziran 1997-
ÖzbekistanGözlemci8 Aralık 1994-
Kaynak: www.wto.org (Erişim: 05.09.2015)

Kazak Dış Ticaretinin Genel Eğilimleri
Kazakistan, dış politikada Rusya, ABD, Çin ve AB arasında denge politikası izlese de Moskova, hem ekonomik hem politik ilişkilerde eşit ortaklar arasında birinciliğini sürdürmektedir. Bu ortaklık, siyasi ve ekonomik faktörlerle beraber coğrafi ve kültürel işbirliği ekseninde de şekillenmektedir. Buna göre, Rusya ile ilişkilerde nedensellik yanında zorunluluk da söz konusudur. Daha çok karşılıklı ekonomik kazanımların siyasi yaklaşımları belirlediği Moskova-Astana düzlemi, iki ülke ilişkilerinin sınırını çizmekle kalmamakta, Avrasya’da Rusya öncülüğünde kurulan bölgesel örgütlerin de zeminini oluşturmaktadır. Bu açıdan, Rusya-Kazakistan ilişkileri bölgenin kaderini etkileme potansiyelini taşımaktadır.[7]

Tablo 2: KazakistanEn Büyük On İhracat Pazarıile Ticareti (2013, milyon $)
2004200520062007200820092010201120122013
Çin19672424359356407677588910122162921648414567
Fransa1468266533473983538933814433541556336208
Almanya2124095543926148981750161018385361
Rusya28382927373146596228354727030.000.005352
İtalya3108419168927774119206687957915045154664435
Kanada24652828742039813852448262930802518
Romanya3246074768610118401282226630342169
İspanya28146496877689758092111357681936
Yunanistan51393833765025459935756671718
Avusturya1113311972529387749561605
Kaynak: IMF, Direction of Trade Statistics (DOTS), 30.04.2015

Bu işbirliği alanlarına ilişkin olarak ortaya çıkan dış ticaret akımları açısından, Avrasya Ekonomik Birliği ekseninde aralarında gümrük birliği bulunan Rusya, 2004-2013 yılları arasında Kazakistan’ın ithalatında ilk sırada yer almakta ve Kazak ihracatı açısından da ilk beş ülke arasında bulunmaktadır. Örneğin 2013 yılında Rusya, Orta Asya’ya yaptığı ihracatın %70’ini Kazakistan’a gerçekleştirmekte, Orta Asya’dan yaptığı ithalatın ise %80’ini bu ülkeden karşılamaktadır.[8]

Tablo 3:Kazakistan En Büyük On İthalat Ortağıile Ticareti (2013, milyon $)
2004200520062007200820092010201120122013
Rusya4813659190731162713766889750580.000.0019395
Çin7581252192335074565357039625021749813794
Almanya1053130118102587257420421845208222712784
Ukrayna723       8459841529210521321361173429232332
ABD563120511061626193113941322171621201205
G. Kore2482563596264233745266229571182
Türkiye3424005589599715716197297861143
İtalya4266801431113112411916158711459601020
Beyaz Rusya1442082843963963672250.000.00957
Özbekistan228254320538516304473771817.20915
Kaynak: IMF, Direction of Trade Statistics (DOTS), 30.04.2015

Rusya’nın Orta Asya pazarlarında en güçlü olduğu ülke olan Kazakistan’ın, ortak kara sınırlarının yarıdan fazlasını paylaşıyor olmanın yanında bu ülkede 1991’deki bağımsızlıktan beri, zamanla önemi azalsa da varlığını sürdüren büyük Rus nüfusun varlığıdır. 2009 yılı verilerine göre[9], bu ülkedeki toplam nüfusun %63’ünün Kazak olduğu bu ülkede yaklaşık olarak %27 civarında Rus ve Ukraynalı yaşamaktadır. Kazakistan’da daha ağırlıklı olmak üzere ve genelde tüm Orta Asya ülkeleri için belli ölçülerde geçerli olacak şekilde Rusça yaygın olarak iletişim dili varlığını sürdürmekte ve ticaretin dili olarak hala büyük ölçüde geçerliliğini korumaktadır.

Tablo 4:Kazakistan’ın Dünya İle Toplam Dış Ticareti (2012-2014, Milyar $)
YılİhracatİthalatDış Ticaret Hacmi
201285,44826,752112,200
201362,62954,403117,032
201455,05849,815104,873
Kaynak: IMF, Direction of Trade Statistics (DOTS), 30.04.2015

Kazakistan’ın Rusya’dan ithal ettiği ürünlerin (2012 ve 2013 verilerine göre) yaklaşık %38’ini mineral ürünler, yaklaşık %20’sini makine, araçlar ve cihazlar, %15’ini metal ürünleri, %10’unu kimyasal ürünler, %8’ini bitkisel ve gıda mamulleri oluşturmuştur. Buna karşılık Rusya’ya mineral mamuller, makine ve araçlar, metal ve kimya sanayi ürünleri ile tekstil ve ayakkabı gibi mamuller satmaktadır.[10] Kazakistan, coğrafi olarak, hem Tacikistan dışında bütün Orta Asya ülkelerine sınır komşusu olması, hem de Rusya ve Çin ile paylaştığı uzun sınırlar ekseninde Avrasya bölgesi için önemli merkez bir ülke olma özelliği taşımaktadır.

Tablo 5: Kazakistan’ın Kara Sınırlarını Oluşturan Devletler (Km) 
ÜlkeYönUzunlukOran (%)
Rusya Kuzey6.84656
Özbekistan Güney2.20318
ÇinGüneydoğu1.53313
Kırgızistan Güney1.22410
Türkmenistan Güneybatı3793
Kazak Dış Ticaretinin İçerik ve Mal Gurubu Analizi[11]

Kazakistan, dünya pazarlarında önemli ihracatçı ülkelerden birisi olma özelliğine sahiptir. Bu bağlamda DTÖ tarafından yapılan hesaplamalarda, Avrupa Birliği’nin yapmış olduğu bölge-içi ticaret hariç tutulduğunda,Kazakistan 2013 yılında %0,5’lük payla dünyadaki en büyük 30. Büyük ihracatçı ülke ve %0,3’lük payla 39. büyük ithalatçı ülke olarak belirlenmiştir. Aynı yıl için Kazakistan 12 milyar dolarlık “hizmetler ithalatı” yaparak %0.4’lük payla 39. sırada yer almıştır. Bu ülkenin küresel ekonomik merkezlerle yaptığı ticaret son yıllarda hızla artmaktadır. Örneğin, 2005 yılında AB’nin dünyadan yaptığı ithalattaKazakistan %0,3’lük bir paya sahipken 2013 yılında bu oran %0,5’e yükselmiştir. Mal ithalatı açısından da AB’den 2013 yılında yaklaşık 10 milyar dolarlık ithalat yaparak 2005’teki %0,1’lik ithalat payı 2013’te %0,2’ye yükselmiştir.

Benzer şekilde 2005 yılında toplam mal ithalatının %8’ini “tarım ürünleri” (buna paralel olarak gıda ithalatı) oluştururken 2013 yılında bu ürünlerin toplam ithalat içindeki payı yaklaşık %10’a ulaşmıştır. 2005 yılında Kazakistan’ın toplam mal ihracatının %70’ini “fosil yakıtlar” oluştururken 2013 yılında bu oran %76’ya yükselmiştir. Toplam ithalatı ise bu yıllar arasında toplam ithalatın %11-12’sini oluşturmuştur. Buna mukabil olarak, Kazakistan’ın “sanayi ürünleri ihracatı” 2005’te toplam ihracatının %12’sini oluştururken 2013 yılında bu oran %10’un altına düşmüştür. Aynı yıllar için bu ülkenin “sanayi ürünleri ithalatı”, toplam ithalatının %77-78’i aralığında kalmaya devam etmiştir.

Kazakistan’ın mal ithalatı içerisinde “ofis ve telekom ürünlerinin” payı ise 2005’te %4 iken 2013 yılında %6’ya yükselmiştir. Yine bu yıllarda ithalatının yaklaşık %9’unu “otomotiv ürünleri” oluşturmuştur. Kazakistan, aynı zamanda dünyanın en büyük inşaat ürünleri ithalatı yapan ülkelerinden biridir. Bu bağlamda 2012’de 2,7 milyar dolar, 2013 yılında ise 1.8 milyar dolar inşaat ürünler ithal ederek bu alanda 2012 yılında %4’lük bir dünya payına sahip olmuştur.

Kazakistan’ın Dünya Ticaret Örgütü Üyeliği Süreci
2014 yılı itibarıyla 17,3 milyonluk nüfusu ve 212 milyar dolarlık GSYİH’ı[12] ile 1990’ların başından beri büyük bir ekonomik dönüşüm yaşayan Kazakistan, Ocak 1996’da resmen başvurduğu DTÖ ile 19 yıl süren müzakere sürecinin ardından üye oldu. Orta Asya Ülkeleri içerisinde nispeten küçük ekonomiler olan Kırgızistan’ın 1998’de, Tacikistan’ın 2013’teki tam üyeliklerinin ardından üçüncü tam üye ülke haline geldi.Özbekistan’ın gözlemci üyelik statüsünün devam ettiği DTÖ’ye Kazakistan, hali hazırda 162. üye olarak katıldı. Küresel ekonomik kurumlar arasında merkezi ABD dışında (İsviçre’nin Cenevre şehri) belirlenmiş olan az sayıda kurumdan birisi olan DTÖ’ye Kazakistan’ın katılım töreninde Kazak Devlet Başkanı Nazarbayev ve DTÖ Genel Sekreteri Azevedo hazır bulunarak resmi protokol imzalandı. Kazakistan’ın ticaret hacmi 2013 yılında 120 milyar dolara yaklaşmış ve dış ticaret hacminin çok büyük kısmını DTÖ üye ülkeleri ile gerçekleştirmektedir.

Kazakistan'ın DTÖ üyesi olması için yürütülen görüşmeler, yatırımların liberalizasyonu, kamu ihale rejimi mevzuatının düzenlenmesi, gümrük tarifesi oranlarının DTÖ kuralları çerçevesinde düşürülmesi, ithalat lisansı mevzuatlarının çıkarılması ve fikri mülkiyetin korunması gibi başlıklar altında gerçekleşti. Kazakistan'ın DTÖ’ye katılımıyla, temelleri 1994’te atılan Avrasya Gümrük Birliğitarifeleriyle düzenlenen gümrük vergilerinin yapısı da etkilenecektir. DTÖ üyeliği ile birlikte Kazakistan’ın aynı zamanda hem Rusya  hem AvrasyaEkonomik Birliği ile gümrük anlaşmalarında düzenlemeler yapması gerekecektir.

Bölgesel anlaşmaların dünya ticaretinin yaklaşık %80’ini ilgilendirdiği düşünüldüğünde ve AB ile ABD arasında Trans Atlantik Ticaret Anlaşması müzakereleri yürüterek DTÖ’nün etkinliğinin azalabileceği konusunda kuşkular yoğunlaşmışken, korumacılık yanlısı eğilimlerin de bir yandan güç kazanmaya başladığı dikkate alınırsa dünya ticaretinin serbestleşmesi konusunda bazı engellerin ortaya çıkacağı söylenebilir. Ülkelerin kendi mevzuatları ile DTÖ kurallarının uyumlulaştırılması konusunda çoğunlukla problemler yaşanmaktadır.

Bu anlamda, zaten %80’lere yaklaşan bir fosil yakıt ihracatı yapısı ile üretim çeşitliliği konusunda, bağımsızlık sonrası dönemde yeterince gelişememiş Kazakistan için DTÖ üyeliğinin büyük bir refah artışı sağlayacağı beklenmemelidir. Buna rağmen, yabancı yatırımcıların, DTÖ üyesi bir ülkeye yatırım yapmak konusunda daha rahat olacakları, dış ticaret rejimi DTÖ sistemi ekseninde kontrol edilen bir ülkenin ihracat ve ithalat bağlarının daha fazla gelişeceği rahatlıkla söylenebilir. 2007’de ortaya çıkan küresel mali kriz sonrası dönemde meydana gelen dünya ekonomisindeki daralmanın etkilerinin aşılmaya başladığı son yıllarda, Kazakistan gibi fosil yakıtları ihracatına bağlı ekonomiler için en önemli gelir kalemi olan petrol fiyatlarındaki düşüş, bu tür ülkelerin yeni bir kriz riski ile karşı karşıya kalmasına neden olmuştur.

Tengenin Değer Kaybı: Devalüasyon Sonrası Risk ve Fırsatlar
 DTÖ üyeliğinin üzerinden bir ay geçmemişti ki, 20 Ağustos 2015’te Kazak hükümeti, döviz kuru rejimini liberalize etme kararı aldıktan hemen sonra %26 civarında değer kaybetti. Para politikasındaki bu değişimin en önemli sebebi ham petrol düşüşten kaynaklanan dış faktörler oldu. Tenge’nin değer kaybetmesinin bazı pozitif etkileri olacağı düşünülse de sosyal ve ekonomik problemlerin çözümü için yeterli olmayacaktır.
Gerçekte, petrol fiyatlarının düşük seyrettiği uzun bir zamandır Kazakistan ciddi bir ekonomik riskle karşı karşıya bulunuyor. Rus rublesindeki aşırı değer kaybı sonrasında ucuzlamış Rus mallarının iç üretim üzerindeki negatif etkisini azaltacak şekilde üreticilere destekler verilmesi gibi önlemler yeterli olmayınca para politikasının değiştirilmesi yönünde bir tercih gündeme gelmiş görünüyor. Aslında temel sorun, ham madde ihracatına dayalı bir gelir kaleminde ortaya çıkan dalgalanma nedeniyle oluştu. Bu eksende gelirlerdeki aşırı düşüş sonucu 2015 bütçesi birkaç kez revize edilmek zorunda kaldı. Kasım 2014’teki 80 dolarlık ham petrol varil fiyatı dikkate alınarak hazırlanan bütçe, hesapların beklendiği gibi çıkmaması ile birlikte %10 kesintiye maruz kaldı. Zira petrolün varil fiyatı Ocak 2015’te 50 dolara, Ağustos’ta ise 30-40 dolar aralığına geriledi.[13]

Petrolün varil fiyatındaki dalgalanmalara paralel olarak Tenge’nin istikrarını korumak için son 2 yılda Merkez Bankası ve Petrol Fonu’ndan 28 milyar dolar para piyasaya sürüldü ve rezervler bu yılın Temmuz ayında 96 milyar düzeyinde kaldı. Aralık 2014’te Rus rublesinin iki kat değer kaybetmesi sonucu Kazakistan’da imalat sanayide rekabetçilik büyük zarar gördü. Ekonomi bütünüyle Ruble’deki devalüasyondan negatif olarak etkilendi ve Kazakistan’dan dışarıya önemli miktarda sermaye kaçışı gözlendi. Diğer bir faktör ise, Kazakistan’ın Avrasya Ekonomik Birliği üyeliği sonrası Rusya’dan yapılan ithalata karşı korumasız hale gelmesidir. Çin para birimi Yuan’ın değer kaybetmesi ve petrolün varil fiyatının 50 doların altına düşmesi Tenge’nin devalüe edilmesinin diğer önemli nedenleri olarak gösterilebilir.

Tenge’de meydana gelen değer kaybı piyasada büyük bir panik meydana getirmiş, ülkede dövize hücum başlatarak bazı pahalı malların fiyatlarında yükselme beklentisi ile lüks mağazalara hücum başlatmıştır. Bunun sonucu olarak hükümete ve bürokratik kesimlere karşı güvende önemli bir gerileme olduğu gözlenmiştir.

Buna rağmen, Kazakistan’da döviz kurunun serbestleştirilmesi, ilkesel olarak bazı avantajlara neden olabilir. Öncelikle, Rus malları ile rekabet ihtiyacı içinde olan yerli üreticiler ve hammadde ihracatçısı KazMunaiGaz, metal üreticileri, KAZ Mineralleri ve Chevron ile ArcelorMittal gibi hammadde üreten yatırımcılar için rekabet avantajı sağlayabilir. Bunun sonucu olarak üretimde bir düşüşün ortaya çıkmamasının, işsizlik oranlarının yükselmesi riskini azaltabileceği de düşünülebilir. Üstelik DTÖ üyeliğinin neden olabileceği kısa vadeli risklerden korunma açısından da serbestleşmede bazı yararlar vardır.

Bu konuda ortaya çıkabilecek risklere gelince, öncelikle devalüasyonun enflasyonist etkilerine değinmekte yarar vardır. Kısa vadede fiyat düzeyinin yükselmesinin yurt içi tüketim harcamalarını azaltacağı ve küçük işletmelere ters etki yapacağı ileri sürülebilir. Benzer bir dalgalanma ve problematik finans sisteminde de ortaya çıkabilir. Tenge cinsinden gelir elde edip dolar cinsinden borçlanmış olan girişimcilerin bu noktada, 1990’larda Türkiye’de de bolca yaşandığı gibi, zarara uğramaları hemen hemen kesin gibidir. Piyasaya bırakılmış bir döviz kuru sistemi, genellikle kurlarda istikrar beklentisinde ola yabancı yatırımcıların kararlarını da negatif yönde etkileyebilir. Hükümet kanadını zor durumda bırakma potansiyeli taşıyan bu durum, gelir düzeyinin düşmesi sonucu işçilere yapılan bazı ödemelerin devam edememesine neden olursa, riskler artabilecektir.

Bu sürecin ortaya çıkarabileceği sorunlarla etkin olarak mücadele edilememesi halinde önemli siyasal risklerin de kapıda belireceğine hemen hemen kesin gözüyle bakılabilir. Uzun zamandır orta üst gelir gurubu ülkeleri içinde, olabildiğince küçük (17 milyon civarı) bir nüfusla yaşamaya devam eden ve 2014’te petrol fiyatları düşmeye başlayıncaya kadar bunu sürdüren kesimlerde sosyal tansiyonun yükseleceği ifade edilebilir. Üstelik1989’dan beri Kazakistan’ın liderliğini yapan 75 yaşındaki Nursultan Nazarbayev’in devlet başkanlığının daha fazla tartışılabilir hale gelmesi bile söz konusu olabilir. Devlet mülkiyetinde veya kontrolü altında bulunan büyük firmaların etkinliğinin de tartışılmaya başlanması anlamına gelecek bu durum ülkeye demokrasinin gelmesine önayak olmayacaktır kuşkusuz fakat en azında bu konuda mevcut seçeneğin dışında (daha doğrusu tek seçenek) alternatif arayışların doğmasına neden olabilir.

Sovyet sistemi çöktükten sonra Batı’da eğitim görmüş bazı yeni genç idarecilerin (Almatı ve Çimkent’in yeni belediye başkanları gibi) yıldızının parlamasına neden olabilecek bu durum, bir ekonomik krizden ülke için önemli uzun vadeli siyasal sonuçlar ortaya çıkarma potansiyelini de harekete geçirebilecektir.



[1]Aksana B. Reznikova, “Rasiya, Turtsiya i İran vı Sentralni Azii”, Mirovaya Ekonomika i Mejdunarodniye Atnaşeniya, Ocak 1997, s. 56.
[2] Mehmet Dikkaya ve Ali Bora, “Çağdaş Kazakistan’ın Ekonomi Politiği ve Türkiye’nin Yeri Türkiye’nin Yeri” Orta Asya ve Kafkasya Araştırmaları Dergisi, Cilt:1, Sayı: 2, 2006, s. 112.
[3]Zharmukhamed Zardykhan, “Kazakhstan and Central Asia: Regional Perspectives”, Central Asian Survey, Vol. 21, No: 2, 2002, s. 167.
[4]Lester Thurow, “Komünizmden Kapitalizme Geçiş”, Küresel Rekabet (çev. M. Özel), İz Yayıncılık, İstanbul, 1994, s. 133.
[5]Nurettin Can, “The Impact of Small Busineses on the Economic Development of Kazakhstan”, Akademik Araştırmalar Dergisi, Sayı: 17, 2003, s. 34–35.
[6]İlyas Kamalov, Türk Cumhuriyetlerinin Bağımsızlıklarının 20. Yılında Rusya’nın Orta Asya Politikaları, Ahmet Yesevi Üniversitesi, Ankara, 2011, s. 25.
[7] Kerim Has, “Orta Asya’nın Bölgesel Dinamikleri Çerçevesinde Rusya-Kazakistan İlişkileri”, USAK Analiz, No: 23, Ağustos 2013, s. 3.
[8]IMF, Direction of Trade Statistics (DOTS) (Erişim: 30.04.2015)
[10]The Embassy of the Russian Federation to the Republic of Kazakhstan, http://www.rfembassy.kz/eng/lm/dvustoronnie_otnosheniya/rossiya-kazakhstan/ (Erişim: 30.04.2015)
[11]World Trade Organization, International Trade Statistics 2014, s. 29, 34, 71, 78, 79, 83, 84, 93, 106, 133; https://www.wto.org/english/res_e/statis_e/its2014_e/its2014_e.pdf(Erişim:  05.09.2015)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yaşar Nezihe Bükülmez (Hayatı ve Şiirleri)

  YASAR NEZIHE BÜKÜLMEZ (Yaşar Nezihe Hanım) (17 Ocak 1880 - 5 Kasım 1971) İstanbullu şair, altı yaşındayken annesini kaybeder. İzin almaksızın bir yıl süreyle okula gittiği için babası tarafından evden kovulunca okuldan ayrılmak zorunda kalır. Üç kez evlenir. Üç oğlundan ikisini yitirince, kendisini hayatta kalan tek oğluna adar. Küçük yaşta şiir yazmağa heveslenir. İlk şiirleri “Malumat ve Terakki” ile “Nazikter” dergilerinde Mazlume, Mahmure, Mehcure imzalarıyla yayımlanır. İki kez intihara kalkışır. Şiirlerinde ekmek mücadelesini dile getirdi ve dönemin toplumsal sorunlarına eğildi. Ezilen insanların sorunlarını kendi sorunu olarak gördü; işçiye ve eylemlerine sahip çıktı ve bu nedenle işçi eylemlerini destekleyici şiirler de yazdı. Amele Cemiyeti’ne üye oldu. Şiirlerine el konulan ilk kadın şairdir. Şiirleri Kadınlar Dünyası Dergisi'nde sıkça yayınlandı. Şarkılar da yazdı. 17 sene Esirgeme Derneği’ne iş işlemiş. Şark Eşya Pazarı’nda(1), Darphane'de çalışmış. Hi

Dünyanın Tüm Bayramları Geri Dönülmezdir!

Dünyanın Tüm Sabahları adlı ünlü film, sinema, müzik, estetik ve aşkı buluşturur. 17. yy sonlarında Fransa’da, sarayda başlayan filmde saray müzisyeni, büyük bir salonda kederli bir halde öğrencilerine ders verirken mutsuz bir ruh hali ile konuşuyor. Çok saygı duyduğu ustasından söz etmeye başlıyor. Büyük bir viyola sanatçısı olan ustası, karısının ölümünden sonra çiftliğindeki kulübede inzivaya çekilmiş halde iki kızıyla yaşamıştır. Bazen karısını yanında hayal eden, ona aşkını koruyan ustası, saraydan aldığı teklifi düşünmeden ilkeleri uğruna geri çevirir. Bu ilkeler, saray müzisyenliği yapmamak, müziği sarayın emrine sokmamak, müzikte şan-şöhret aramamak gibidir. Bir gün genç bir müzisyen gelir yanına ve onu eğitmeyi belli şartlarla kabul eder ama genç, ustasının ilkelerini çiğner ve saraya müzisyen olur. Film, günümüz insanına ve ahlaki tercihlerine atıfta bulunuyor, yaşama nasıl bir anlam vereceğimizle ilgileniyor. Ne için yaşadığımız veya çalıştığımızı, sanatı neden ve kim için y

Türkiye’nin Ekonomik Yüz Yılı: Temel Dinamikler ve Gelişmeler

  Mehmet Dikkaya   Künye: Mehmet Dikkaya, “Türkiye’nin Ekonomik Yüz Yılı: Temel Dinamikler ve Gelişmeler”, Türk Yurdu , Ağustos 2023, ss. 16-22. Türkiye ekonomisinin yüz yılında birçok temel değişim ve dönüşüm yaşanmıştır. Sektörel ve yapısal bazda meydana gelen bu değişimin bir sonucu olarak yüz yıl sonunda ekonomik açıdan bambaşka bir manzara ortaya çıkmıştır. Yüz yıl öncesi ve yüz yıl sonrası karşılaştırmasında hayal edilen bir ekonomik yapının varlığından söz edilemez. Lakin içinden geldiğimiz coğrafya ve dezavantajlı bir başlangıç seti oluşturan tarihsel arka plan düşünüldüğünde bu manzara küçümsenmeyecek bir ilerlemeye tekabül etmektedir. Bu savı ispatlamak için evvela önceki yüzyıllardan kalan mirasa odaklanmak yerinde olacaktır. Osmanlı’dan Kalan Miras Osmanlı’nın klasik döneminde (1300-1600) iktisat ve siyaset dengesini koruyup geliştiren bir düzene sahip olduğu, toprak, esnaf sistemi ve ticaretin birey, toplum ve devletin ihtiyaçları arasında dengeyi kurmaya odaklandığı a