13.02.2017
1. Doları, dünya
ekonomisi ve Türkiye için bu kadar değerli kılan şey nedir? Dolar neden
değerlidir?
Doları değerli yapan
şey, 1944 yılında dünya ülkelerinin çoğunun doları rezerv para olarak kabul
etmeleri ile başlar. Bretton Woods sistemi adı verilen mekanizma II. Dünya
Savaşı daha bitmeden tartışılmış ve dolara bir altın karşılığı değer biçilmiş,
diğer ülke paralarına da dolara göre bir değer biçilmiş. Dolayısıyla dolar
dünyadaki en değerli para haline gelmiştir. 1 ons (31 gr) altının değerinin 35
dolar olacak şekilde değerinin sabitlendiği bu sistemde diğer ülkeler de
kazandıkları dolarları ABD merkez bankasında (FED) altına dönüştürebilecek
durumu gelmişler. Doların bu değer biriktirme ve piyasalara müdahalede bulunma
aracı olması işlevi 1970'lerde Avrupa'nın ekonomik olarak ayağa kalması ve
ortak para mekanizmasına geçiş eğilimine girmeleri ve dünya petrol krizinin
olumsuz etkileri ile birlikte azalmaya başladı.
Doları değerli kılan
şey, bu anlamda diğer ülkelerin o para birimine verdikleri değer tarafından
belirleniyor. Bu da rastgele bir ülke parasına yönelik olarak olmuyor, zira
ABD'nin ekonomik ve politik küresel bir güç olmasının o ülkenin parasına olan
ilgiyi artırması söz konusu. Örneğin 100 dolar gibi mütevazi miktarda bir
paraya sahip olan kişi, dünyanın neresinde olursa olsun, ABD'den veya başka bir
ülkeden bu para miktarı kadar istediği mal ve hizmet satın alımı yapabilir. Ya
da dünyada istediği yeri gezebilir, görebilir. Fakat bu işlemlerin çoğunu,
örneğin Rus rublesi ile yapmak mümkün değildir.
2. Doların yükselişinin Türkiye'nin dış borçlarına etkisi var mıdır? Varsa olumlu veya olumsuz mudur? Neden?
Dış borçların değeri
dolar cinsinden hesaplanır veya ülkeler dolar cinsinden borçlanırlar. Borç
verenler de çoğunlukla dolar cinsinden borç vermeyi tercih ederler. Bu doların
dış değerinde hızlı bir erime ortaya çıkma ihtimalinin çok düşük olmasından
veya başkalarının bunu kabul etmek istememelerinden kaynaklanır. Türkiye'nin
2016 yılı itibarıyla yaklaşık 400 milyar dolar toplam dış borcu vardır. Bu
borcun yarıdan fazlası özel kesime ait olsa bile Türkiye'de gelir elde edilerek
ödenecek bir miktar anlamına gelir bu rakam.
Bu nedenle, dolar kura
örneğin 3,00 TL'den 3,50 TL'ye yükselmesi durumunda, bu borcun dolar
kazanılarak ödenmesi için 400 milyar dolar x 0,50 Krş. = 200 milyar TL daha
fazla çalışmak veya gelir elde etmek gerekir. Bu anlamda dış borçları, içerde
yaşayanlar geri ödeyeceği için, doların hızla artış göstermesi tam bir ekonomik
felaket anlamına gelir.
3. Merkez Bankası’nın da yayınladığı 130 sayfalık sunumda bahsedilen "Faizi azaltırsak doların değeri artacaktır." ifadesi ne gibi bir anlam taşımaktadır?
Türkiye'de 2002 yılından
beri TL bazında yüksek reel faiz vererek yurt dışındaki dolar fonlarını ülkeye
çekme politikası izledi. Böylece daha fazla dış fon döviz şeklinde ülkeye
girecek, içeride yerli paraya dönüşecek ve döviz bollaşacağı için yerli para
daha değerli olacaktı. Yüksek faiz-düşük kur adı verilen bu politika sonucu
2002 sonrası 10 yıl kadar dolar TL karşısında daha az değerli kalabildi.
Buna dayalı olarak faiz
oranlarının azaltılması, Türkiye'ye göre daha yüksek faiz geliri elde
edilebilecek başka ülkelere doğru bu fonların çıkmaya başlamasına sebep
olacaktır. Bunun sonucunda içeride bulunan döviz miktarı azalacak ve döviz kuru
daha değerli hale gelecektir. Bunu telafi etmenin yolu çok uzun olacağı için
döviz piyasasında kıtlık hemen önlenemez. Zira piyasada kıtlaşan döviz
miktarında artış sağlamak ya da döviz çıkışını azaltmak için faizleri artırmak
dışında birkaç yol izlenebilir:
a) İhracat hızlı biçimde
artırılmalıdır. Bu, yeni bağlantıların kurulması hemen olmayacağı için kısa
zamanda mümkün bir durum değildir.
b) İthalat kısılmalıdır.
Bu da önceki bağlantılara hemen son verilemeyeceği için hızla yapılacak bir
eylem değildir.
c) Döviz cinsinde
borçlanma kaynaklarına başvurmak, yani içeriye faiz geliri elde etme amacı dışında
borç girişi sağlamak da kısa zamanda gerçekleşebilir bir durum değildir.
4. Doların yükselişinin
Türkiye'nin üzerindeki en büyük etkisi nedir? Neden?
Dolar kurunun
yükselmesi, borçlar üzerindeki yükü artırıcı etkisine ilaveten, Türkiye gibi
ülkelerde üretim artışının sağlanmasında çok önemli bir unsur olan ithal girdi
maiyetlerini artıracağı için soruna neden olur. 50 kuruş artan bir dolar, her
litre petrol ithalat fiyatını 50 Kuruş daha pahalı hale getirecek, her birim
ham madde veya makine ithalatının aynı şekilde maliyetini artıracaktır. Bu
durum, üretim maliyetlerinin artışı anlamına gelen maliyet enflasyonunun, yani
üretici fiyatları endeksinin (ÜFE) beklenenden yüksek çıkması demektir. Benzer
şekilde tüketicilerin tükettiği ithal malları da daha pahalı hale gelecek. 50
kuruşluk bir kur artışı (yerli paranın değer kaybı) 500 dolar maliyeti olan bir
akıllı telefonun TL karşılığı fiyatını 250 TL yükselteceği için bu da tüketici
fiyatları endeksine (TÜFE) baskı yapacaktır.
Kur istikrarının yanında
bir diğer amaç olan fiyat istikrarının bozulması ve enflasyonun artmaya
başlaması denen bu durum makro ekonomik dengeleri bozar. Ama bu konudaki en
önemli sorun, beklenenin üzerinde yüksek kur artışlarıdır. Beklenemedik etkiler
bu yüzden ortaya çıkar.
5. Doların yükselişi
ekonomik krize neden olabilir mi? Neden?
İki nedenden ötürü evet. Bir nedenden ötürü ise hayır.
İki nedenden ötürü evet. Bir nedenden ötürü ise hayır.
a) Dış borçların
yükselmesi (dış borçlar aynı kalsa bile, TL cinsinden kazanıp dövize çevirerek
ödeneceği için bu dövize çevirme maliyetlerinin yükselmesi anlamında)
üzerindeki negatif etkiler oluşturabilir.
b) Dolar kurunun
yükselmesi (ithalat aynı kalsa bile) ithalat maliyetlerini yükselterek hem
ithal malları pahalı hale getirir. Hem de ithal girdiye dayalı olarak yapılan
yurt içi üretimi daha maliyetli kılar. Sonuçta maliyetler artmaya başlar. Bu
fiyatlara yansır ve paranın satın alma gücü azalır. Klasik enflasyonist bir
ortama girilmesine neden olur.
c) Döviz kurunun
değerinin yükselmesi, eğer dışarıda üretilen mallara yönelik iç talepte bu
yükselme oranından daha fazla bir azalmaya sebep olursa veya bizim ihraç
mallarımıza yönelik dış talep (mallarımızın fiyatları yeni durumda ucuzladığı
için) dışarıda dolardaki kur artışından daha fazla artarsa bu ekonomi için
olumlu etki oluşturacaktır.
6. Türk parasına değer
kazandırmak için üretilebilecek çözümler nelerdir?
TL'nin değer kazanması,
Türkiye'nin ekonomik gücünün yükselmesi, fiyat istikrarının korunması ve
sürdürülmesi ile yakından ilgilidir. Küresel piyasa değeri sürekli yükselen
markaların Türkiye'den çıkması, işgücü ve sermaye verimliliğinin sürekli
artması, kamu kaynaklarının daha etkin kullanılmaya başlanması ve insanlarda
orijinallik çağrışımı yapan yenilikçi fikirlerin yaygınlaşması ile birlikte
Türkiye'nin parası olan TL de daha değerli hale gelir. Mallarımız dünyada
daha fazla talep edilir hale gelirse, dış piyasalarda bu malların fiyatları
üzerindeki kontrol gücümüz devam ederse, ülkemiz güvenli bir mekân olarak on
milyonlarca yabancı için bir turizm cenneti olarak algılanma başlanırsa bu
ülkenin parası da daha değerli hale gelecektir. Çünkü bu hallerin ortaya
çıkması halinde Türkiye'nin parası olan TL'yi kullanmaya yönelik eğilimler
yükselecektir.
7. Doların piyasadaki zamlanmaya etkisi nedir? Vatandaşa nasıl yansır?
Vatandaşın kullandığı
malların bir kısmı ithalat yoluyla ülkeye girer. Çoğunlukla da bu mal veya
hizmetlerin dışarıdan satın alınmasında dolara ihtiyaç duyulur. Bu para birimi
(dolar) daha değerli hale gelmişse ithalat malları da daha fazla miktarda TL karşılığında
satın alınabilecektir. Bu sonuç, vatandaşların tükettiği mallardan bir kısmının
fiyatlarında artış meydana getireceği, yani TÜFE'de yükselmeye neden olacağı
için hayat daha pahalı hale gelecektir. Şayet gelir düzeyinde, satın alma
gücündeki zayıflamayı dengeleyebilecek bir yükselme ortaya çıkmazsa bu mutlak
fakirleşme demektir. Yerli paranın iç değerinin düşmesi ve hayatın daha pahalı
hale gelmesi demek olan enflasyon canavarı ile karşılaşma durumu ortaya
çıkacaktır.
Yorumlar