Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Türkiye’nin Ekonomik Yüz Yılı: Temel Dinamikler ve Gelişmeler

  Mehmet Dikkaya   Künye: Mehmet Dikkaya, “Türkiye’nin Ekonomik Yüz Yılı: Temel Dinamikler ve Gelişmeler”, Türk Yurdu , Ağustos 2023, ss. 16-22. Türkiye ekonomisinin yüz yılında birçok temel değişim ve dönüşüm yaşanmıştır. Sektörel ve yapısal bazda meydana gelen bu değişimin bir sonucu olarak yüz yıl sonunda ekonomik açıdan bambaşka bir manzara ortaya çıkmıştır. Yüz yıl öncesi ve yüz yıl sonrası karşılaştırmasında hayal edilen bir ekonomik yapının varlığından söz edilemez. Lakin içinden geldiğimiz coğrafya ve dezavantajlı bir başlangıç seti oluşturan tarihsel arka plan düşünüldüğünde bu manzara küçümsenmeyecek bir ilerlemeye tekabül etmektedir. Bu savı ispatlamak için evvela önceki yüzyıllardan kalan mirasa odaklanmak yerinde olacaktır. Osmanlı’dan Kalan Miras Osmanlı’nın klasik döneminde (1300-1600) iktisat ve siyaset dengesini koruyup geliştiren bir düzene sahip olduğu, toprak, esnaf sistemi ve ticaretin birey, toplum ve devletin ihtiyaçları arasında dengeyi kurmaya odak...

Söylem ile Eylem Arasında İnsan

İstisnasız her cuma sabahın erken saatlerinde huzur verici bir radyo programını sunan sunucunun anlattığı dini hikayelerin sesiyle uyanırdık. Tek bir radyo vardı ülkede ve o da "Allah var şimdi", tekel olmanın hakkını vermeye çalışırdı. Ya da biz öyle zannederdik. Büyülenmiş gibiydik çünkü oradan duyduklarımız karşısında. Pek çok ahlaki hikaye minik hafızalarımıza kazınırdı. Aslında o minik hafızalara, uzun ve zorlu geçen günlerin ve ayların saliseleri kazınmıştı adeta. Bitip tükenmek bilmeyecek günler yaşıyoruz diye düşünürdük. Şimdiki kuşakların evlenmek için bile erken gördükleri otuzlu yaşlara gelmiş insanlar gözümüzde baba veya dede gibi görünürdü. Hatta bir gün o yaşlarda esmer, bıyıklı ve tipi pek de düzgün olmayan bir adamı kızdırma gafletinde bulunmuştum da unutamadığım en büyük macera filminin başrol oyuncusu oluvermiştim birden. Mahallede seyyar satıcılık yapan bu adam, Yaşar Destici ve Rahmetli Yunus Zengin ve İbrahim Kandemir gibi arkadaşlarla top oynuyorken ters...

Üçüncü Tür

İnsanlar ikiye ayrılır diye biliyordum. İlki “bilmeyenler” kategorisine girer ve eğitim sürecine girdiklerinde öğrenirlerdi. İkincisi ise en tehlikelisi olanlardı ve asla iflah olmayanlar bunlardı. “Bilmediğini bilmeyenler” grubu idi bu ikinci kategori. Sorunun farkında olmadığı için bu kesimin eğitilmesi neredeyse imkansızdı. Bilmediğini bilmediği için mütemadiyen konuşur ve bilgiç tavrı ile cehaletinden kaynaklanan cahilliği bir türlü görmek istemezdi bu tür canlılar. Sosyal medyanın yaygınlaşmasının sonuçlarından birisi olarak, sokakta görürsek muhatap bile olmak istemeyeceğimiz üçüncü bir tür ile karşı karşıya geldik maalesef. Bunlar “bilmediğini bilmek istemeyenler” olarak sınıflandırılabilir. Çok açık ve etkili bir kanıt sunarsınız ama asla inandıramazsınız. Çünkü bilmediğini bilmek istemediği için iflah olmaz bir bataklıkta yuvarlanıp dururlar. Pek çoğu gerçek adını kullanmaz veya kim olduğunu ilk bakışta bilebilecek şekilde bir ipucu sunmaz. Bir spor kulübü veya ideolojik bir k...

Dünyanın Tüm Bayramları Geri Dönülmezdir!

"Dünyanın Tüm Sabahları" adlı ünlü film, sinema, müzik, estetik ve aşkı buluşturur. 17. yy sonlarında Fransa’da, sarayda başlayan filmde saray müzisyeni, büyük bir salonda kederli bir halde öğrencilerine ders verirken mutsuz bir ruh hali ile konuşuyor. Çok saygı duyduğu ustasından söz etmeye başlıyor. Büyük bir viyola sanatçısı olan ustası, karısının ölümünden sonra çiftliğindeki kulübede inzivaya çekilmiş halde iki kızıyla yaşamıştır. Bazen karısını yanında hayal eden, ona aşkını koruyan ustası, saraydan aldığı teklifi düşünmeden ilkeleri uğruna geri çevirir. Bu ilkeler, saray müzisyenliği yapmamak, müziği sarayın emrine sokmamak, müzikte şan-şöhret aramamak gibidir. Bir gün genç bir müzisyen gelir yanına ve onu eğitmeyi belli şartlarla kabul eder ama genç, ustasının ilkelerini çiğner ve saraya müzisyen olur. Film, günümüz insanına ve ahlaki tercihlerine atıfta bulunuyor, yaşama nasıl bir anlam vereceğimizle ilgileniyor. Ne için yaşadığımız veya çalıştığımızı, sanatı neden v...

Dengenin İktisat Merkezli Anatomisi

Prof. Dr. Zekai Özdemir Denge! Büyük kavram. Kavram, sadece iktisat biliminde değil, sosyal ve pozitif bilimlerinde de önemlidir. Örneğin, kimyasal denge, psikolojik denge, fiziksel denge, biyolojik denge v.s. İktisat ilmi bu kavramı pozitif bilimlerden ödünç almış gibi dursa da süreç içinde kendi özünün bir parçası haline getirmeyi başarmıştır. Denge kavramının fizik ve kimya ilminden iktisat teorisine ağına katılması pozitif ve normatif iktisat ilminin gelişimin doğal sonucu olarak görülebilir. Önce kimyasal ve fiziksel dengeye kısaca bakıp sonra iktisadi denge olgusu makalenin derinliğinde şerh etmek uygun olacaktır. Pozitif bilimlerde denge, kapalı bir sistemde, sabit sıcaklıkta gözlenebilir özelliklerin değişmezliği haline denge denir. Kimyasal ve fiziksel denge olmak üzere ikiye ayrılır. Fiziksel denge, maddelerin iç yapısı değişmeden fiziksel halleri (katı, sıvı, gaz) arasında belirli şartlarda kurulan dengeye denir. Kimyasal denge  kapalı bir sistemde kurulan basınç, sıcakl...

Türkiye'nin Ekonomik ve Politik Sorunsalı

Prof. Dr. Zekai Özdemir 1. Türkiye ekonomisinin pandemi dolayısıyla görülen en önemli problemi üretim problemidir. Gerek imalat gerek tarım ve gerekse sanayi sektörünün üretim strateji oluşturulmadığı takdirde sorunlar hem kar topu gibi büyüyecek hem de sosyal hayata olumsuz olarak etki edecektir. Ülke politika yapıcıları para politikası üzerine konuşmaları bırakıp reel ekonomi üzerinde teni yol haritaları çizilmediği takdirde ekonomi politikasının yetersizliği siyasal yapıyı da negatif etki yapmaktadır. Faiz-döviz kuru ve enflasyon üzerine açıklamalar Türkiye ekonomisine anında etki yapmasının temek nedeni de reel ekonominin temel taşlarının pandemiden dolayı yerinden oynamasıdır. Bu taşlar yerine koyduğu takdir siyasal yapıya olan güvensizlik unsuru da ortadan kalkar. Bunun için ilk yapılacak iş şudur; Nasıl bankacılık düzenleme üst kurulu varsa, her sektör için de bir üst kurul oluşturulmalı ve bu üst kurul firmaların bütün üretim, finans ve yapısal problemlerine yönelik raporlar ha...

Liderler (3): Kılıçdaroğlu

Prof. Dr. Zekai Özdemir CHP Kılıçdaroğlu’nu bulmak için hiç zorlamamıştır. O piyasada kolay bulunan bir iktisadi eşya gibi siyasal piyasada kolay bulunacak bir tiptir. Şuurlu vücutta henüz olgunlaşmamış fikri hüviyetinin yetersizliğiyle koşarak yürüyen adam, Kılıçdaroğlu. Harabe içinde gülen göz olmak, ümitvar olmak Kılıçdaroğlu gibi olmak gibi bir şeydir. Kılıçdaroğlu’nu CHP’nin muhalefet ateşinin olmayan ruhu sarınca kefen giyinmiş ölüye dönmüştür. Kılıçdaroğlu  Baykal’ın dağdağalı gecesinin uykulu çocuğu olarak siyasi arenada uyandığı bir gerçektir. Baykal muhasara altında olmasaydı Kılıçdaroğlu bu arenaya inemezdi, muhtemelen. Kılıçdaroğlu’nun bu arenaya inişi bir fetih değil, tam aksine CHP’nin bilmem kaçıncı devre esaretidir. Kılıçdaroğlu Genel Başkan olduğundan beri gelmeyecek baharın sıtmasına tutulmuş gibi bir hal içre yürümektedir. Bu yeni CHP lideri ne Gazi’nin yarı gazisi ne de İnönü’nün yarı askeri gibi titriyor dense yanlış olmaz. Hesap uzmanları kurulunda öğrendiği d...