- "Değerli efendim, çok açtım, dayanamadım çaldım ve yedim. Beni affetmeniz için yalvarıyorum. Eğer affedersiniz size paha biçilemez bir armağanım olacak.."
İmparator dudak büker;
- "Senin gibi birinde paha biçilemez ne olabilir ki?"
Hırsız, avucunun içindeki armut çekirdeğini uzatır ve;
- "Bu çekirdeği ekerseniz bir gün içinde altın meyveler veren bir ağacın yeşerdiğini göreceksiniz.."
İmparator kahkaha atarak;
- "Ek o zaman, altın meyveleri görünce affederim seni." der.
Yoksul adam
- "Haşmetlim bu tohumu ben ekemem çünkü ben bir hırsızım.. Bu tohumu ancak, ömründe hiç çalmamış, başkalarına hiç haksızlık yapmamış, yalan söylememiş biri ekebilir. Tohum o zaman gücünü gösterir, aksi takdirde onu ekeni zehirler, tarif edilemez acılarla öldürür. Sultanım, bu tohumu ancak siz ekebilirsiniz.."
İmparator irkilir, suratını asar, bir süre düşünür, sonra hırçın bir sesle;
- "Ben imparator'um bahçıvan değil, o tohumu başbakana ver eksin de altın meyveleri görelim." der..
Yoksul adam, tohumu başbakana uzatınca başbakan telaşe içerisinde imparatora dönüp itiraz eder.
- "Ben ekim işlerinde çok beceriksizim efendim, sihirli tohumu ziyan ederim. Bence bu tohumu hazine bakanı eksin.."
Hazine bakanı da hemen bir bahane bulur ve bu görevi başkasına devreder.Bir bir orada bulunan herkes sudan sebeplerle tohum ekme görevinden kaçınırlar. Sonra İmparator, doğan sessizliğin içerisinde bir süre düşünür. Başı önünde başbakana, hazinedara ve bütün görevlilere dik dik bakar ve;
- "Hadi bakalım bu hırsız bahçıvana tohumun nasıl altın meyve verdiğini hep birlikte gösterip sevindirelim." der
Cebinden bir altın çıkarıp yoksul adamın tutması için ona atar. Herkesin ceplerinden sessiz sedasız birer altın çıkarıp adama vermesini izler. Sonra da gülerek;
- "Çek git buradan be adam, bu ders hepimize yetti" der.
***
Ortalığın toz duman olduğu şu günlerde tohumu ekecek temiz kimse kaldı mı dersiniz?
Değerlerin ve ilkelerin pörsüdüğü, namussuz namusluların aramızda kol gezdiği bu dönemde, vicdanında bir kırıntı bile taşıyan herkes bu görevden kaçacaktır.
Hep böyle miydik, yoksa bu hal kitleselleştiği için mi bu kadar gözümüze batmaya başladı, bilmiyoruz.
Lakin çok iyi bildiğimiz bir şey var. Evrensel bir şey... İsa’dan beri dudaklarda pelesenk olmuş bir söz:
-İlk taşı hiç günah işlememiş biri atsın! Dağılan kalabalığa yapacak tek şey kalmıştır:
"GÜNAHLARINDAN SAMİMİ VE DERİN BİR PİŞMANLIK DUYMAK. BİR DAHA AYNI HATALARI YAPMAMAK ÜZERE KUTSAL BİLİNEN HER ŞEY ÜZERİNE YEMİN ETMEK... KANIMCA ANCAK BÖYLELİKLE İNSAN OLMAYI BAŞARABİLECEĞİZ".
Yorumlar