Ana içeriğe atla

Kafkasya ve Orta Asya İçin 2013 Perspektifleri


 25 Ocak 2013

Uluslararası ekonomi-politik konularında tahminler yapmak genellikle kolay olmamakla birlikte Kafkasya  ve Orta Asya için 2013 senaryosu kurma adına bazı tahminler yapmakta bir sakınca olmaz sanırım. Anlık krizlerin gerçekleşme olasılığı olmakla birlikte bölge için bu yıl içerisinde radikal bir değişim öngörmek şimdilik güç görünüyor. Yine de böyle bir değerlendirmenin bölge için anlık fotoğraf karesi almaya imkan vermesi bile önemli olabilir. Önce Kafkasya’dan başlayalım:

Kafkasya: Dondurulmuş Sorunlarla Devam

Kafkasya’da en fazla hareket potansiyelini, Ekim 2012’deki parlamento seçimlerini beklenmedik bir şekilde kazanan İvanişvili ve mevcut başkan Şaakaşvili arasında yaşanacağı düşünülen rekabet ekseninde Gürcistan barındırmaktadır. Yeni Başbakan’ın Gürcistan Rüyası koalisyonu, Şaakaşvili döneminin önemli yetkililerine yönelik tutuklamalar başlatmış ve ikili arasında, Türkiye’de 2002-2007 arasında yaşanan Necdet Sezer ve Tayyip Erdoğan rekabetinin farklı bir versiyonunun yaşanacağını hatırlatan gelişmeler olmaktadır. Başkan Şaakaşvili, İvanişvili hükümetini, politik bir krizi tetikleyecek şekilde görevden almaya çalışabilir ama bu Gürcistan’ın ekonomik ve politik reformları askıya alması ve Avrupa ile entegrasyonun iyice uzamasından başka bir şey ifade etmeyecektir.

Ermenistan, çok fazla heyecan ve ilgi uyandırmayan bir görüntüye sahip olacak şekilde Şubat ayında başkanlık seçimi ile karşı kaşıya geliyor. Başkan Sarkisyan’ın iktidar partisi Cumhuriyetçi Parti, rakiplerinin politik ikna ediciliğinin zayıf olması nedeniyle, bu seçimlerden büyük ölçüde galip olarak çıkacağa benziyor. Bu tablo ile Türkiye’nin Ak Parti’si ve muhalefetteki “Acz Partisi” Koalisyonu (CHP, MHP ve BDP) arasında benzerlik kurmak da mümkün olabilir.  

Hali hazırda, en güçlü muhalefet alternatifi olan eski başkan “Ter-Petrosyan”ın seçimlere, ilerleyen yaşını gerekçe göstererek katılmayacağını belirtmesi Sarkisyan’ı rahatlatmış görünüyor. Gürcistan’daki İvanişvili benzeri bir profile sahip olan ve önemli bir işadamı olan Gagik Sarukyan’ın Müreffeh Ermenistan Partisi de  yola devam etmeyeceğini açıklaması ile tablo netleşmiş bulunmaktadır. Bu partinin potansiyel olarak mevcut siyasal dengeleri değiştirebilecek en güçlü alternatifi barındırdığı düşünülürse Sarkisyan’ın seçim zaferi için ne denli önemli olduğu daha iyi anlaşılabilir.

Bu yıl Karabağ’ı çevreleyen kontrol bölgelerinde bazı kanlı çatışmalara şahit olunsa da barışa son verecek bir gelişme yaşanmamıştır. Putin’in yeniden devlet başkanı olarak geri dönmesi ile Karabağ etrafında barış görüşmelerinin devam edebileceği düşünülse de Rusya’nın Ermenistan’ı taviz vermeye zorlayacağı düşünülmemelidir. Bunun Ermenistan için anlamı, diyaspora ve Rusya’nın kontrolünde bir ekonominin varlığını devam ettireceği, Azerbaycan ve Türkiye sınırlarının kapalı kalmaya devam edeceği ve izolasyonun süreceğidir.

Diğer yandan 2013 yılında Azerbaycan’dan Avrupa’ya Güney Gaz Geçişi konusunda daha fazla ilerleme olacağı belirtilebilir. Hazar Denizi’ndeki Şah Deniz gazının Trans-Adriyatik yolla Yunanistan ve Arnavutluk üzerinden İtalya’ya ve Nabucco ile Orta Avrupa üzerinden Avusturya’ya ulaştırılması konusunda çalışmalar devam edecektir. Azerbaycan, Nabucco üzerinde daha fazla irade beyanında bulunsa da, Trans-Anadolu (TANAP) doğal gaz boru hattı projesinin (Güney gaz koridorunun ilk bölümü) hazırlıkları da devam edecektir.* Ermenistan Şubat 2013’te başkanlık seçimi yaşayacak olsa da bunun Azerbaycan için bir anlamı olmayacaktır. Zira Karabağ konusunda herhangi somut bir ilerleme olmayacağı hemen hemen kabullenilmiş gibidir.

Hazar’ın statüsü tartışmalarının bir sonucu olarak Türkmenistan ve Azerbaycan arasında Hazar’ın ortasındaki Serdar-Kapaz doğal gaz rezervleri bağlamında ve Azerbaycan İran arasında Serdar Jengel petrol rezervleri etrafında mülkiyet tartışmaları devam edecektir. Bu tartışmalı bölgelerin büyük bir bölgesel çatışmaya neden olabilme ihtimali çok zayıf olmasına rağmen (zira tartışmanın olduğu üç ülke de, mevzu bahis olan kaynaklara bolca sahiptir) tablonun resmedilmesi açısından bu konu önemli olabilir.

Orta Asya: Güçlü Tiranlıklar-Zayıf Demokrasiler Arasında İstikrar Arayışı

Orta Asya Bölgesinde’de 2013 için ciddi bir değişim rüzgarının eseceği beklenmiyor. Bölge ülkeleri ekonomik ve politik tercihlerinde artan bir şekilde ayrışma yaşamaktadır. Bunlardan Tacikistan ve Kırgızistan, yolsuzluk ve ekonomik-sosyal altyapının çökmesi ekseninde ciddi bir aşınma sürecinden geçmektedir. Bu nedenle politik tercihler ve enerji konularında tek realist seçenek olarak daha çok Rusya’ya bağımlı olmayı tercih etmiş görünmektedirler. Güvenlik sorunları ekseninde de Afganistan kaynaklı tehditleri engelleyebilecek yegane güç olarak Moskova’ya yönelmiş durumdalar.

Türkmenistan, Kazakistan ve Özbekistan ise, her biri farklı derecelerde olmak üzere, kendi çizgilerini oluşturmaya çalışmaktadır. Türkmenistan, bu ülke içinde tiranlığın daha uzun zaman devam etmesini sağlayacak en önemli araç olan büyük doğal gaz rezervlerine güvenmeye devam etmekte ve Çin’e doğru kurmaya çalıştığı yeni bağlantılarla gaz ihracatında Rusya’ya olan bağımlılığını dengelemeye çalışıyor.

Diğer bir diktatörün sıkı kontrolünde olan Özbekistan, ABD ve Rusya çizgisinde inişli çıkışlı izlediği seyir sonrasında eski izolasyon yıllarına yeniden yönelmeyi tercih etmektedir. Nihayet Kazakistan, petrol gelirleri ve Rusya’nın nüfuzunu kabul etme ile Pekin ve Washington’la ilişkilerini geliştirerek sürdürme arasında bir denge politikası izlemeye devam etmektedir. “Kerimov’un hayata veda etmesi” gibi bir gelişme olmadığı taktirde 2013 yılı için benzer eğilimlerin Orta Asya için devam edeceği söylenebilir.

Bölgenin bu yıl içerisindeki serencamı ve politik&ekonomik serüveni önemli ölçüde Çin’in bölgesel politikalarına bağlı olacaktır. Çin’in bölgedeki potansiyel nüfuzu son zamanların en önemli tartışma konularından birisi haline gelmektedir; zira şimdiye değin Pekin Orta Asya için kritik bir dış faktör olamamıştır. Özellikle bölgeye ekonomik olarak nüfuz etmesi ile ihraç pazarı olarak Rusya’nın en güçlü alternatifi haline gelebilir. Bu nüfuz, şimdiden Türkmenistan’ın dış ekonomik politikalarında belirleyici olmaya başlamış olup kademeli olarak diğer bölge ülkeleri için de cari hale gelecek görünmektedir. Global ekonomik krizin, sürprizler yaparak Çin dışında her bölgeyi zaman zaman ziyaret ettiği dikkate alınırsa Çin’in Orta Asya’daki ekonomik etkinliğinin gelişmeye devam edeceği öngörülebilir.

Sonuç olarak, ani ve beklenmedik olayların olmayacağı varsayımı altında, bu yıl için Kafkasya ve Orta Asya bölgesinde çok radikal değişimler beklenmemelidir. Bunun yerine, Türk dış politikası, Afganistan’ın istikrarı, Rusya’nın dinamik dönüşü ve Çin’in artan ekonomik nüfuzu gibi bölge dışı faktörlerin, bölgesel dinamikler için daha fazla belirleyici olabileceği ifade edilebilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

yaşar nezihe bükülmez, hayatı-şiirleri

  YASAR NEZIHE BÜKÜLMEZ (Yaşar Nezihe Hanım) (17 Ocak 1880 - 5 Kasım 1971) İstanbullu şair, altı yaşındayken annesini kaybeder. İzin almaksızın bir yıl süreyle okula gittiği için babası tarafından evden kovulunca okuldan ayrılmak zorunda kalır. Üç kez evlenir. Üç oğlundan ikisini yitirince, kendisini hayatta kalan tek oğluna adar. Küçük yaşta şiir yazmağa heveslenir. İlk şiirleri “Malumat ve Terakki” ile “Nazikter” dergilerinde Mazlume, Mahmure, Mehcure imzalarıyla yayımlanır. İki kez intihara kalkışır. Şiirlerinde ekmek mücadelesini dile getirdi ve dönemin toplumsal sorunlarına eğildi. Ezilen insanların sorunlarını kendi sorunu olarak gördü; işçiye ve eylemlerine sahip çıktı ve bu nedenle işçi eylemlerini destekleyici şiirler de yazdı. Amele Cemiyeti’ne üye oldu. Şiirlerine el konulan ilk kadın şairdir. Şiirleri Kadınlar Dünyası Dergisi'nde sıkça yayınlandı. Şarkılar da yazdı. 17 sene Esirgeme Derneği’ne iş işlemiş. Şark Eşya Pazarı’nda(1), Darphane'de çalışmış. Hi...

Türkiye’nin Ekonomik Yüz Yılı: Temel Dinamikler ve Gelişmeler

  Mehmet Dikkaya   Künye: Mehmet Dikkaya, “Türkiye’nin Ekonomik Yüz Yılı: Temel Dinamikler ve Gelişmeler”, Türk Yurdu , Ağustos 2023, ss. 16-22. Türkiye ekonomisinin yüz yılında birçok temel değişim ve dönüşüm yaşanmıştır. Sektörel ve yapısal bazda meydana gelen bu değişimin bir sonucu olarak yüz yıl sonunda ekonomik açıdan bambaşka bir manzara ortaya çıkmıştır. Yüz yıl öncesi ve yüz yıl sonrası karşılaştırmasında hayal edilen bir ekonomik yapının varlığından söz edilemez. Lakin içinden geldiğimiz coğrafya ve dezavantajlı bir başlangıç seti oluşturan tarihsel arka plan düşünüldüğünde bu manzara küçümsenmeyecek bir ilerlemeye tekabül etmektedir. Bu savı ispatlamak için evvela önceki yüzyıllardan kalan mirasa odaklanmak yerinde olacaktır. Osmanlı’dan Kalan Miras Osmanlı’nın klasik döneminde (1300-1600) iktisat ve siyaset dengesini koruyup geliştiren bir düzene sahip olduğu, toprak, esnaf sistemi ve ticaretin birey, toplum ve devletin ihtiyaçları arasında dengeyi kurmaya odak...

hayata bir mola olarak bayram

Nereye gittiği bilinmeyen ama inatla akmaya da devam eden hayat yolculuğunun önemli duraklarından birisi olarak bayramlar hep ilginç görünmüştür. Sadece yaşam için bir mola olması değildir bayramı cazip kılan. Aslında bizatihi hayatın önemli bir şahididir bayramlar. Çocukluk dönemlerimiz, gençlik yıllarımız, kendi ailemizi kurduktan sonra yaşadığımız dönemeçler hep bayramlar vesilesiyle hatırımızda kalmaya devam eder. Genelde bayramda alınan ışıl ışıl elbiseler, gıcır gıcır ayakkabılar, ilk servetlerimizi oluşturan harçlıklar, ilk kez karşılaştığımız akrabalarımız ve o günlere özel hazırlanmış enfes yemekler, baklavalar, börekler hep bayramların damaklarımızda bıraktığı tükenmez tatlardır. O sarmalar ki nazenin ellerde ince ince dokunmuş, o börekler ki yaprak yaprak döşenmiş, o baklavalar ki ince ince dilimlenmiş ve sevgilisiyle buluşmayı bekleyen körpe birer aşık gibiydiler. Arife günü ayakkabı alır ilk kez bayramda giymek üzere en kuytu yerde saklardık. Bir keresinde mahalleleri kola...